DOĞAL MASKE-CILT BAKIMI

Bu karışımlar hem son derece pratik hem de ekonomik. Geriye bir tek kısacık zaman ayırmana kalıyor. Haydi o zaman, hemen kolları sıva, son derece işe yarar bu maskeleri uygula!

KURU CİLT

Bal ve Yumurta Maskesi
Malzemeler
1 çay kaşığı nemlendirici krem,
1 yumurta,
1 yemek kaşığı badem yağı,
1 yemek kaşığı bal

Hazırlanışı

Yumurtanın beyazı ve sarısını ayır. Yumurtanın sarısına damlalar halinde badem yağını ekleyerek karıştır.

Ardından yavaşça nemlendirici kremi ve balı ekle.

Yumurta beyazını da ayrı bir kapta hafifçe çırp ve yumurta sarısını karşıma ilave edip tümünü sürülebilecek kıvama gelene kadar çırp.

Kullanımı
Karışımı, genişçe bir fırça veya pamukla yüz ve boyun bölgesine yaydıktan sonra en az yarım saat bekle ve cildini ılık suyla yıka. Cildinin nemlendiğini fark edeceksin!

Süt Toniği

Malzeme
2 yemek kaşığı kuru ya da bir yemek kaşığı taze kopartılmış bitkiler (lavanta, ebegümeci, aynısafa çiçeği), 2/3 fincan kaynatılmış süt, 1 kahve filtresi kağıdı

Hazırlanışı

1. İki yemek kaşığı kuru ya da bir yemek kaşığı taze kopartılmış bitkilerle sütü bir kaba koy ve ağzını kapatıp soğuyana kadar beklet. Filtre kağıdı (tülbent de olabilir) yardımıyla süz ve buzdolabında steril bir şişede muhafaza et.

Kullanımı

Cildindeki etkisini kısa sürede fark edeceğin bu toniği kullandıktan hemen sonra nemlendirici kremini sürmeyi unutma!


YAĞLI CİLTLER İÇİN ELMA MASKESİ

Özellikle T bölgesi, burun kenarları ve çene kenarlarında meydana gelen yağlanmalara karşı özellikle yağlı ciltler için haftada bir gün kullanılacak olan elma maskesi.

Yağlı Ciltler İçin ELMA MASKESİ için malzemeler :

* Yarım elma
* 1 yumurta akı

Hazırlanışı :
Elmanın öncelikle çekirdekleri temizlenecek ve kabukları soyulacak. Ardından bir kase içine rendelenir ve içine bir yumurta akı eklenerek karıştırılır. Temiz cilde haftada bir gün tercihen yatmadan önce uygulanır ve 20 dk. bekletilerek temizlenir.


CILT LEKELERI-MELAZMA TEDAVİSİ

Dr. Ceyda ŞENER ile Güzellik:

Gençken bunlara çil ya da benek denir. Yaşlandığımızda ise isimleri yaşlılık lekeleri olarak değişir. Aşırı pigmentasyon (hiperpigmentasyon), en basit ifadeyle cilt üzerindeki lekelerin artmasıdır. Eğer cilt renginizin göze hoş görünmeyecek şekilde ve hiç kaybolmayan kahverengi lekelerle kaplandığını hissediyorsanız, yalnız değilsiniz. Lekeli ciltlerin tedavisi zordur; fakat her gün yeni seçenekler listeye eklenmekte. En modern tedavi, güncel formülleri daha agresif tıbbi tedavilerle yan yana kullanarak alınacak en iyi sonuçların korunmasını sağlamaktadır. Fakat; hiperpigmentasyonu uzun süreli kontrol altına almanın en etkili yolu, güneş ışığından kaçınmaktır!

'Melazma', deride oluşan siyah leke hastalığının Yunanca adıdır. Hamilelikle ilişkilendirildiğinde, 'kloazma' ya da hamilelik örtüsü de denilmektedir. Bu, yüzdeki bir çeşit pigmentasyondur; fakat kimi zaman yanak, alın, üst dudak, burun, çene ve alt çene altında oluşan bronzlaşmalarla karıştırılmaktadır. Kolun ön kısmında da nadir de olsa görülebilmektedir.

Melazma her ne kadar çoğunlukla doğurganlık çağındaki kadınlarda görülse de, bu hastalığa yakalanmak için mutlaka hamile ya da kadın olmanıza gerek yoktur. Hamileliklerinde bu hastalığı geçirmeyen yaşı ilerlemiş kadınlar ve esmer erkeklerin yüzde 10 kadar bir kısmında da görülebilmektedir. Melazmayı tümüyle tedavi edebilen bilinen bir çare yoktur. Hamilelikle ilgili pek çok örnekte, lekeler doğumdan sonra gözden kaybolmaktadır; fakat kalabilirler de. Neyse ki günümüzde bu siyah lekeleri küçülten ve pasif hale getiren tedaviler geliştirilmiştir. Başarılı bir tedavi genellikle güneş koruyucu, ağartıcı kremler ve zaman üçlemesi ile başlamaktadır.

Melazma yazın güneş ışığına maruz kalındığında koyulaşma eğilimi gösterir ve kışın güneş ışığının etkisi azaldığında da solar. Cilt pigmentlerinden melanin, cildi aşın etkilenmeden korumak için güneşin ultraviyole ışınlarını emdiğinden, bu mevsimsel renk değişiklikleri gerçekleşmektedir. Sonuç olarak bronzlaşma olur ve siyah bölgelerin daha da koyulaşmasına neden olur. Melazma, açık kestane ya da yoğun güneş ışığı alan bölgelerdeki bronz cilt tiplerinde daha sık görülmektedir.

Pek çok güzellik konusunda olduğu gibi, melazma'da da genler önemli rol oynamaktadır. Hastaların yüzde 30'dan fazlasının ailelerinde de bu hastalık görülmüştür. Alerjik reaksiyonlar sonrasında ciltte oluşan kızarıklıklar ya da yüzdeki, (özellikle de dudak üstü), tüylerin ağdayla alınması da bu hastalığı tetikleyebilir. Antibiyotikler, tetracycline ve minocycline ve antimalaryal gibi ilaçlar da melazmaya neden olabilmektedir.

Ama ciltte bu şekilde kalıcı lekelere yol açan ana nedenler dört tanedir: Hamilik, ağızdan alınan hamilelik önleyici ilaçlar, Genetik faktörler ve güneş ışığına maruz kalmak.

Pek çok cilt beyazlaştıncı ürün, arka arkaya kullanıldığında tek başlarına kullanıldıklarından daha iyi sonuç vermektedir. Bunun yanısıra ciltteki bu leke sorununa ilaçla tedavi yeterli olmazsa günümüzde son derece gelişmiş olan lazerle tedavi eklenebilir. Cildinizdeki çil ve lekelerin azalması ve tedavisi için aşınya kaçmadan bitkisel reçeteler de deneyebilirsiniz.

Melazma (Lekeler) için bitkisel reçete
■ Bir adet limon suyuna, bir adet yumurta sarısı, bir yemek kaşığı toz şekeri koyup kanştırın. Karışımın içine yarım bardak su ilave edip karıştırmaya devam edin. Hazırlanan karışımı yüzünüze sürüp yirmi dakika bekleyip cildinizi ılık su ile durulayın.


SAÇ BAKIMI KÜRÜ-EBRU ŞALLI

Saç Dökülmelerine Karşı Saç Bakım Kürü

Ebru ŞALLI'dan Saç Dökülmelerini durduran saç bakım kürü

Malzemeler :

2 Yemek Kaşığı Arı Poleni
1 Yemek Kaşığı Susam Yağı
1 Yemek Kaşığı Çörekotu Yağı
4 Yemek Kaşığı Sıcak Su

Hazırlanışı :
Videoyu izleyerek öğrenebilirsiniz.

Kullanılışı :
Temiz saçlarınıza hazırladığınız karışımı saç diplerinden başlayarak uçlarına doğru yedirerek uygulayın.Uygulamadan sonra tercihen streç ile sararaç 30 dakika bekletilir. Haftada bir veya 2 defa uygulanabilir ve üç ay düzenli kullanım önerilir.


CILT MASKESI-ÇİÇEK MASKESİ

Yüzünüz çiçek açsın!

Evde duran çiçekleriniz hâlâ tazeliğini kaybetmemişse atmayın. Onlardan çiçek maskesi yapmak çok keyifli olabilir.

Bunun için birkaç çeşit çiçeği karıştırmakta fayda var. Çiçekleri ince ince dilimleyin, cilt tipinize göre zeytinyağı veya yoğurtla karıştırın. Normal veya karma cilt tipine sahipseniz yoğurdu tercih edin. Kuru bir cilde sahipseniz zeytinyağı kullanın. Maskeyi uyguladıktan sonra yatay pozisyonda 10 dakika bekleyin. Ardından yüzünüzü ılık suyla durulayın. Artan çiçekler olursa onların suyunu çıkarın, yüzünüzü duruladıktan sonra bu çiçek suyunun içine pamuk batırıp tonik olarak kullanabilirsiniz.

Ev yapımı pratik güzellik tarifleri

Cilt bakımı ve sağlıklı saçlar için ihtiyacınıza göre birçok ürün piyasada var. Size sadece cilt tipinize göre doğru ürünü seçmek kalıyor. Ben boş zamanlarımda evde uyguladığım tariflerle çok iyi sonuçlar alıyorum. Ama unutmayın sağlıklı bir cilde sahip olmak için sadece dışarıdan beslemek yetmez. Hayat tarzınız da paralel gitmeli.

ELMA MASKESİ

Elmayı soyun ve blender ile püre haline getirin veya rendeleyin. Karışımı yüzünüze sürüp 10 dakika bekleyin. Ardından yüzünüzü durulayın.

HAVUÇ MASKESİ

Bir yumurta sarısı, yarım tatlı kaşığı zeytinyağı ve bir tatlı kaşığı taze havuç suyunu iyice karıştırın.
Yüzünüze sürün ve 15 dakika boyunca bekleyin.Ilık suyla durulayın. Bu maske olgun ciltlere iyi gelecektir.

LEKELER İÇİN

Bir avuç naneyi kaynatın, demlenmesine izin verin. Pamuk batırıp bu nane suyu ile yüzünüzü silin.

BAL MASKESİ

Bir çorba kaşığı balı, rendelenmiş/püre halinde bir elma ve ezilmiş bir muzla karıştırın.Tüm yüzünüze ve boynunuza sürün.15 dakika bekledikten sonra ılık suyla durulayın.Yüzünüzün canlandığını göreceksiniz.

GÖZALTI İÇİN

Salatalıkları püre haline getirin ve göz altlarınıza sürün. 10 dakika bekledikten sonra suyla durulayın.


Yüzdeki Kırmızı Lekeler ve İltihaplar

Yüzde kabarcık şeklinde veya yer yer kırmızı lekeler olabilir. Bazen tüm yüz, aşırı kırmızı olur ve yüze istenmeyen bir görünüm verir kırmızılıkların buluğ çağı ile pek ilgisi yoktur; her yaşta olabilir ve tedavi edilmezlerse böyle sürer gider.

Yüzdeki bu kırmızılıklar, dış etkenler (kötü makyaj malzemeleri, sabunlar, deterjanlar, kremler, vs) sebebiyle de oluşurlarsa da, bunlar daha çok yüzün kan damarlarındaki dolaşım bozukluğundan veya deri altında bazı yerlerdeki bezelerin iltihaplanmasından olur.

Yüz üzerinde yapılacak tedavilerle bu çeşitli kırmızılıklar giderilebilir. Bu hususta kullanılan faydalı bitkiler şunlardır:

Atkestanesi (Aesculus hippocastanun)

Yüzdeki tüm kırmızılıkların ve kırmızı lekelerin giderilmesi için çok faydalıdır.

Hazırlanışı :

Atkestanesi un haline getirilir ve tatlı bademyağı ile karıştırılır. Temizlenmiş yüzdeki kırmızı kısımlara akşamları krem gibi sürülür 20 dakika sonra ılık su ile yüz yıkanır. 1-2 hafta içinde kırmızılıklar geçer.

Ayrıkotu

Yüzdeki kırmızılıklarda, çiziklerde, makyaj yakmalarında, sivilcelerde kullanılır.

Malzemeler ve Hazırlanışı :

1 su bardağı suya 1 tatlı kaşığı kurutulup dövülmüş ayrıkotu kökü konur, 5 dakika kaynatılıp 15 dakika demlenir ve pamuktan süzülür. Sabah-akşam temizlenmiş yüze bol bol sürülür ve kurumaya bırakılır.

Kızarıklıklar Havuçla Geçsin

Yanaklarımda kızarıklıkları oluştu. Bunları nasıl yok edebilirim? E.K.

Suna Dumankaya - Özellikle bir dermatologa görünün. Ayrıca her gün bir çorba kaşığı havuç suyu, bir tatlı kaşığı yaş maya ve beş damla karahindiba yağını karıştırıp yanaklarınıza sürün. Bu karışımı 20 dakika beklettikten sonra yüzünüzü yıkayın. Bu formülü haftada iki gün tekrarlayın.


ERKEK CİLT BAKIMI VE KÜRLER

Dr. Ceyda ŞENER Erkek bakımı deyince akla ilk gelen tıraştır; çünkü tıraş, çoğu erkek için daha genç, daha yakışıklı ve temiz görünme anlamını taşırken, bir yandan da cilt bakımı için büyük önem taşır. Pürüzsüz bir tıraş ve nemlendirilmiş yumuşak bir cilt, her erkeğin sahip olmak isteyeceği bir görüntüdür. Erkeklerin cildi kadınların cildine oranla daha kalın ve dayanıklıdır. Fakat erkek cildi sakal ve tıraş yüzünden daha çok yıprandığından, bakımına daha da önem gösterilmesi gerekmektedir. Aynı zamanda tıraş esnasında ve sonrasında oluşabilecek yaralanma ve tahrişler de hem istenmeyen bir görüntüdür hem de acı verdiğinden uygun yöntemlerle tedavi edilmelidir.

Islak ve kuru tıraş, her ikisi de cildi kurutur. Özellikle ıslak tıraşta yani tıraş bıçağı ile tıraşta kıl kökleri daha çok travmaya maruz kalır. Bunun sonucunda kıl dönmeleri ve iltihaplar ortaya çıkar. Bu cildi hem rahatsız eder hem de dış etkenlere karşı hassaslaştırır. Tıraş öncesi ve tıraş bakımı kadar tıraş sonrası bakım da büyük önem taşımaktadır. Birçok erkek dezenfektan olarak kolonya ya da alkollü after shave kullanır; bu cilde faydadan çok zarar verir. Çünkü alkol hücre öldürücü etkisi ile tıraşta meydana gelen olası kesiklerin iyileşmesini geciktirir. Bu nedenle, tıraştan sonra cilt tipine uygun bir after shave hem cildi dinlendirir, hem de besler.

Erkeklerin her gün tıraş olmaları, bir bakıma ciltlerindeki ölü deri tabakasının temizlenmesini sağlayarak hücre oluşumunu ve cildin yenilenmesini canlandırır. Ancak yüzlerinin üst kısmındaki deri tabakası soyulmadığı için zamanla sertleşerek matlaşır. Tıraş esnasında özen gösterilmezse yüzün koruyucu tabakasından mahrum edilen cilt kurur, gerginleşir, soğuğa karşı dayanıksızlaşır ve gerginliğini kaybeder. Kızarıklıklara, kimi zaman kıl dönmesine neden olur. Bir de akneleri varsa, tıraş birçok sıkıntıya yol açar. Cilt dış etkenlere daha açık hale gelir.

Bu nedenle erkeklerin de ciltlerine özen gösteren temel bakım alışkanlıkları edinerek bunu sürdürmeleri, ciltlerinin ömür boyu genç görünmesini sağlayacaktır. Cilt bakımı sadece tıraşla sınırlandırılmamalıdır çünkü erkek cildi kadın cildine göre daha kaim olduğundan ve hormonal yapısı nedeniyle daha çok yağ ürettiğinden, erkek cildinin de düzenli temizlik ve bakıma ihtiyacı vardır. Her şeyden önce cilt tipinize uygun ürünler seçerek bunları düzenli kullanmalısınız.

Doğru tıraş
Tıraş olmayı herkes bilir; fakat herkes doğru tıraş olamaz. Sakal keseceğim derken kesik içinde kalmamalısınız. Öncelikle makine tıraşından vazgeçmeli ve ıslak tıraşa yönelmelisiniz. Jiletle yapılan ıslak tıraş hem cildi pürüzsüz yapar hem de canınızı yakmaz.

• Sıcak bir duştan sonra ya da yüzünüzü bol ılık suyla yıkadıktan sonra tıraş olun. Böylece sakalınız yumuşar ve cilt gözenekleriniz açılır.
• Sıcak su ile durulanmış cilde, tıraş kremi veya tıraş köpüğünü iyice yayarak masaj yapın. Tıraş köpüğü kullanılıyorsa aynca fırça kullanmak gerekmez. Köpük ıslatılmış
avuca sıkılarak yüze yayılır.
• Mutlaka gliserin bazlı bir tıraş köpüğü kullanın. Mentollü olanlar sakalınızı sertleştirir ve gözeneklerinizi kapatır.
• Sakallarınızı ters yönde kesmeyin,
her zaman kılların uzadığı yöne doğru tıraş olun. Aksi taktirde kıl dönmesi ve batık sorunu yaşayabilirsiniz.
• Tıraş olacağınız jilet bıçağının temiz olmasına önem gösterin.
• Çene ve boynun en son sırada tıraş edilmesi gerekir. Böylece su ve köpük, sakalların en sert olduğu bu bölgeleri yumuşatmak için cilt üzerinde daha uzun süre kalır.
• Tıraştan sonra kolonya ya da alkollü after-shave'ler kullanmayın, bunun yerine alkolsüz nemlendiriciler kullanın. Böylece cildiniz beslenir ve yumuşar.

Erkekler İçin Bakım kürleri :

Normal ve karma ciltler için;
10'ar ml soya yağı ve Hint yağı, 20 ml badem yağı ve 30 ml zeytinyağı iyice karıştırılarak şişeye konur. Bir pamukla yumuşak dokunuşlarla yüzünüze ve boynunuza yedirdiğiniz maskeyle cildinizin doğal temizliğini sağlayabilirsiniz.

Yağlı ciltleri temizlemek için;
1 yumurta şansı, 1 yemek kaşığı susam yağı ve 3-4 damla limon suyunu iyice karıştırıp krem kıvamına getirin. Elle yüze ve boyna sürüp 10 dakika bekleyin, sonrasında da ılık suyla durulayın.

Cildinizi derinlemesine temizleyip siyah noktalan gidermek için limon peelingini kullanabilirsiniz.

2 yemek kaşığı ince rendelenmiş limon kabuğu, 2 yemek kaşığı yulaf unu ve 6 yemek kaşığı dolusu buğday kepeği iyice karıştırılır ve biraz da su eklenerek lapa haline getirilir. Dairesel hareketlerle 2-3 dakika boyunca cilt temizlenir, sonra ılık suyla yıkanır.


AKNE TEDAVİSİNE ALTERNATİF YAKLAŞIMLAR

Akne, kıl ve yağ bezlerine ait foliküllerde görülen çok yaygın bir kronik hastalıktır. Bu kişilerde oluşan kendine güven eksikliği ciddi akne oluşuna neden olur. Kistsel akneleri olan hastaların birçoğunda endişe, içine kapanıklık ve toplumdan kendini soyutlama gözlemlenmiştir. Akneler kişiyi ruhsal rahatsızlıklara kadar sürükleyebilir.

Akneler geçtikten sonra ciltte kalan izleri de büyük sorundur. Akne, alışılageldiği gibi bazı topikal ve antibakteriyel, antimikrobiyal ve retinoid gibi ağızdan alınan ilaçlarla tedavi edilmektedir. Ağır ve daha çok orta seviye akneler ilaçlarla kombine terapiler gerektirmektedir. Bu tedaviler birkaç aylık periyodlarla uygulanmalıdır.

Lazer ve ışık-bazlı terapiler, akne tedavisinde alternatif yaklaşımlar olarak ortaya çıkmıştır. Monoterapi ya da diğer yaklaşımlarla kombine olarak, bu cihazlar minimal invazif bir şekilde aknelerin tedavisinde güvenilir sonuçlar ortaya koymaktadır. IPL lazer akne tedavisinde yararlı sonuçlar vermektedir. Bu lazerde ışık dalgaları yağ salgı bezlerini ve cilt altını hedef alır. Melanin’in en düşük seviyede emiliminden dolayı, koyu, bronzlaşmış ve yanmış ciltlerde de lazer tedavisi rahatlıkla uygulanabilmektedir. Tedavinin en önemli özelliği lokal anesteziye gerek olmaması. İşlem sırasında rahatsızlık hissinin çok az duyulması ya da hiç duyulmaması. Daha sonra da bir ağrı ya da rahatsızlık gözlenmemiştir.

Lazer tedavisinin herhangi bir yan etkisi yoktur, bazı hastalarda seans sonrasında 15-20 dakika sürebilen hafif kızarıklıklar görülebilir. Tüm hastalarda, cilt yağlanmasına daha az meyil gözlenmiştir. İlk dört seans sonrasında nodüllerde, kabarcıklarda ve sivilcelerde yüzde 71 oranında azalma görülür. Tedavi cilt durumuna göre 5-8 seans arasıdır. Bir senede yaklaşık yüzde 80 oranında temizlenme görünür.

Tedavinin başarı oranının yüksek olmasında hastaya da önemli görevler düşmektedir. Öncelikle tedavi boyunca hasta eli ile cildine herhangi bir temasta bulunmamalı, yüzünü temiz tutmalı ve akneler kesinlikle sıkılmamalıdır ve aknelerin yayılmaması için peeling ya da masaj hareketleri yapılmamalıdır.

Akne sorunu çoğunlukla psiko-somatik bir hastalık olarak ortaya çıksa da karaciğer ve böbreklerdeki işlev bozuklukları da akneye neden olabilmektedir. Bu nedenle, tedavilerin doktor kontrolünde yapılması gerekmektedir.

Akne tedavisinde alternatif yaklaşımlar

Sivilceli ciltlere maskeler

Eğer akneleriniz çok ciddi boyutlarda değilse, evde bazı doğal maskeler uygulayabilirsiniz:

Sivilce Maskesi Formül 1 :
Malzemeler :

* 1 çay kaşığı pudra
* 1 kapsül antibiyotik
* 1 çay kaşığı oksijenli su

Uygulama: Kapsül antibiyotik ezilerek un haline getirilir. Diğer malzemelerle karıştırılır. Ciltteki sivilcelere sürülerek 20 dakika bekletilir.

Sivilce Maskesi Formül 2 :
Malzemeler :

* 1 tutam reyhan otu
* 1 limon suyu
Uygulama: Reyhan otu toz haline getirilip limon suyu ile boza kıvamına gelene kadar karıştırılır. Yaralara ve sivilcelere dezenfekte ettikten sonra sürülür.

Sivilce Maskesi Formül 3 :
Malzemeler :

* 1 adet soğan
* 1 yemek kaşığı yeşil kil
* 1/2 limon suyu
Uygulama: Soğan pişirilip mikserden geçirilir. Kil, limon suyunda eritilip soğanla karıştırılır. Bu karışım sivilceli cilde maske olarak uygulanır.


TÜY ALMA YÖNTEMLERİ

Tüy alma yöntemleri yüzeysel ve kökten olarak sınıflandırılabilir. Yüzey yöntemleri tüyü cilde en yakın yerden keserken kök yöntemleri tüyü kökünden alır. Acaba hangi yöntem daha hızlıdır ve hangisinin etkileri daha uzun sürer?

Uzman dermatolog Dr. Jennifer Jones bize modern kadının tüy alma tercihleri hakkında temel bilgiler veriyor.

KÖKTEN ALMA YÖNTEMLERİ

Epilasyon
Nasıl çalışır: Dönen cımbızlara sahip bir başı olan, elde tutulan bir cihaz cildin yüzeyinde gezdirilip bu sırada tüyler alınır.
Hangi bölgelerde iyi çalışır: Vücuttaki tüm bölgeler - bacaklar, koltuk altları, kollar, bikini bölgesi ve yüz.
Avantajları: Çok pürüzsüz sonuçlar, dört haftaya kadar sürer. Ortalığı kirletmez ve yeni modeller yüz gibi spesifik bölgelerden istenmeyen tüyleri gidermek için ekstra bir ataçmanla gelir.
Dezavantajları: Daha duyarlı alanlarda rahatsızlık verebilir.
Güzellik değerlendirmesi: Epilatörler 0,5 mm'ye kadar kısa tüyleri giderebilirken ağda ise optimum sonuçlar için 2 mm tüy uzunluğu gerektirir - bu nedenle göze hoş görünmeyen büyümeyi beklemeye gerek yoktur.
Dermatolog notu: “Epilatörlerle tüy kökünden alındığından tekrar çıktığında ucu daha ince bir görünüm verecek şekilde konik olma eğilimindedir. Ayrıca epilatörlerin düzenli kullanımında içeri büyüyen tüy sayısı azaltılabilir."

Ağda
Nasıl çalışır: Sıcak veya soğuk ağda cilde tüylerin büyüme yönünde uygulanır. Sertleştikten sonra üzerine kumaş şeritler yerleştirilip büyümenin yönünün tersine hızla çekilir ve beraberinde tüyler de gelir. Alternatif bir seçenek önceden hazırlanmış ağda stripleridir.
Hangi bölgelerde iyi çalışır: Bacaklar, bikini, kaşlar, koltuk altları ve üst dudak.
Avantajları: Ağda cildi haftalarca pürüzsüz tutabilir ve bu nedenle bir süre tüy almayı düşünmeniz gerekmez.
Dezavantajları: Acılı olabilir. Ayrıca tekrar ağda yapabilmeniz için tüylerin yeterince uzamasını beklemeniz gerekir ve eğer bacaklarınızı göstermek istiyorsanız veya tekrar büyüyen tüylerin yarattığı hissi hiç sevmiyorsanız problem yaratabilir. Kendiniz yaparsanız ortalığı temiz tutmak zor olabilir veya bir salona giderseniz pahalı olabilir. Son olarak ağda çok kısa tüyleri almayabilir.
Güzellik değerlendirmesi: Günlük tüy almayı sıkıntılı buluyorsanız ve profesyonel işlemin ücretini ödeyebilecekseniz harika.
Dermatolog notu: “Ağda yaptığınız zaman aslında yüzey cilt hücrelerini alıyorsunuz ve bu nedenle cilt sonra kuru kalabilir. İdeal olarak aloe vera içeren, rahatlatıcı bir losyon sürün.”

İplikle çekme
Nasıl çalışır: Her tüyün etrafına ince pamuk ipliği parçaları sarılır ve sonra hızla çekilir ve beraberinde tüyleri çeker.
Hangi bölgelerde iyi çalışır: Kaşlar ve üst dudak gibi küçük, narin bölgeler.
Avantajları: Tüyler kökünden giderilir ve bu nedenle tekrar büyüme yavaştır ve tüyler dik duracak şekilde tekrar büyümez.
Dezavantajları: Nispeten yavaş bir işlemdir çünkü tüylerin tek tek çekilmesi gerekir. Ayrıca uzmanlık gerektiren bir işlemdir ve bu nedenle iyi eğitimli bir profesyonele gitmeniz gerekir.
Güzellik değerlendirmesi: Kaşlar için harikadır - bir kez denedikten sonra çoğu kadın bunu tercih eder.
Dermatolog notu: "İplikle çekme cilt için çok rahatsız edici değildir ve bu nedenle üst dudak ve kaş gibi özellikle duyarlı bölgelerde kullanılması faydalıdır."

Lazer / IPL gibi ışık tabanlı tüy giderme
Nasıl çalışır: Dar ve konsantre bir ışın cildin küçük alanlarına odaklanır. Işık cilt yüzeyi altındaki tüy folikülündeki pigment tarafından emilir ve böylece tüy folikülünü ısıtıp büyüme döngüsüne bağlı olarak (sadece anajen) tüy büyümesini engeller. Cildiniz ne kadar açık renk ev tüyleriniz ne kadar koyu renkse tedavi o kadar fazla işe yarar.
Hangi bölgelerde iyi çalışır: Bikini, koltuk altı, üst dudak.
Avantajları: Eskisinden çok daha hızlı ve daha az ağrılıdır, çünkü artık bir defada büyük cilt bölgeleri tedavi edilebilir. Ayrıca tekrar tüy büyümesi biraz engellenir ve tekrar büyürse de tüyler çok ince ve açık renkli olma eğilimindedir.
Dezavantajları: Her tedaviden önce cildin tıraş edilmesini gerektirir. Sonuçlar kalıcı değildir. Bu nedenle oldukça pahalı olabilecek çok sayıda tedavi gerekir. Ayrıca tedaviden önce ve sonra altı haftaya kadar güneşe çıkma konusunda dikkatli olmanız gerekir çünkü cildinizdeki pigmentteki değişiklikler yanık riskini arttırabilir. Hamilelik veya menapoz gibi hormonal değişiklikler tüylerin tekrar geri büyümesine neden olabilir.
Güzellik değerlendirmesi: Üst dudak gibi sizde sıkıntı yaratan bölgeler için harika ama normal tüy alma seçeneği olarak abartılı.
Dermatolog notu: "Lazer tüylerdeki pigmente 'odaklanarak' çalışır - bu nedenle tüy renginiz cilt renginize ne kadar yakınsa yanma ve nedbe dokusu oluşması riski o kadar yüksektir. Bu nedenle ideal kombinasyon soluk cilt üzerinde koyu renk tüylerdir. Koyu renk cildiniz varsa bu tekniğe kalkışmadan önce iyice düşünmelisiniz."

YÜZEYSEL TÜY ALMA YÖNTEMLERİ

Islak tıraş
Nasıl çalışır: Nemlendirilmiş cilt üzerinde kayan bıçaklar tüyü yüzeyde keser.
Hangi bölgelerde iyi çalışır: Bacaklar, koltuk altı, bikini bölgesi
Avantajları: Hızlı, etkili ve ağrısızdır ve ayrıca ciltteki kuru ve dökülmekte olan cilde nazikçe eksfoliasyon yaparak ekstra pürüzsüz görünüm sağlar.
Dezavantajları: Tıraş etme çok güzel ve pürüzsüz cilt ortaya çıkarsa da pürüzsüz sonuçları devam ettirmek için bu işlemi sık sık yapmanız gerekir.
Güzellik değerlendirmesi: Meşgul kadınlar için harika bir seçenek.
Dermatolog notu: "Tıraş etmek kolay bir seçenektir - ama uygun yapılması önemlidir. Sadece sabun ve su kullanılması ideal değildir çünkü sıklıkla cilde kuru ve çatlak bir görünüm verir. Nemlendirici bir tıraş jeli kullanmak daha iyidir."

Elektrikli tıraş
Nasıl çalışır: İnce bir eleğe sahip, küçük, elektrikli bir tıraş makinesi cildin yüzeyinden geçerek tüyleri keser. Bıçaklar yatay olarak hareket edip tüyleri eleğe dik olarak keser.
Hangi bölgelerde iyi çalışır: Bacaklar, bikini bölgesi, koltuk altı
Avantajları: Hızlı ve güvenlidir ve 'kuru' yapabildiğinizden seyahatte yapması kolaydır. Ayrıca cildi çok hassas olanlar için iyi bir seçenektir.
Dezavantajları: Tüysüz' görünüm ıslak tıraşta olduğu kadar uzun sürmez. Bıçak uygun bakım gerektirir, yani düzenli olarak temizlenmesi ve yılda bir değiştirilmesi lazımdır.
Güzellik değerlendirmesi: Nazik ve hızlı bir tüy giderme yöntemi olarak harika.
Dermatolog notu: "Bu yöntem çoğu kişi için uygun olabilecek kadar nazik, rahat bir tüy giderme seçeneğidir. Ancak cildiniz kesikler veya döküntülerle zaten tahriş olmuş durumdaysa kullanmayın."

Tüy dökücü kremler
Nasıl çalışır: Tüyü cilt yüzeyinde kimyasal olarak çözer. Uygulandığında krem cilt üzerinde 10 dakikaya kadar bırakılır ve hafifçe silerek giderilir.
Hangi bölgelerde iyi çalışır: Üst dudak, bikini bölgesi ve koltuk altı
Avantajları: Ağrısız, ucuz.
Dezavantajları: Bazen uygulaması zor olabilir ve ortalık kirlenebilir. Geleneksel olarak ürünlerin hoş olmayan bir kokusu vardır ama bazıları diğerlerinden daha iyidir. Cilt tahrişi de bir problem olabilir ve bu nedenle uygulamadan 24 saat öncesinde bir test yapmak en iyisidir.
Güzellik değerlendirmesi: En iyi olarak yüz ve koltuk altları gibi küçük bölgelerde uygulanır
Dermatolog notu: "Hassas cildiniz varsa tüy dökücü kremler en uygun seçenek olmayabilir çünkü içlerindeki kimyasallar hem tahriş edici hem alerjik reaksiyonlara yol açabilir. Daima tüm bacak veya yüz üzerinde kullanmadan önce ideal olarak kolun iç kısmında ve daha da iyisi iki farklı zamanda ufak bir bölgede test edin."
Braun'un katkılarıyla...


LİFTİNG'DE YENİ DÖNEM

Botoks ve dolgu maddeleri gibi enjeksiyonla gerçekleştirilen gençleşme yöntemlerinin ortaya çıkmasıyla birlikte lifting operasyonlarına olan talep de gün geçtikçe azalmaya başlamıştı. Ancak uygulaması kolay ve ağrısız yeni lifting yöntemleri ile yeni bir döneme adım atıyoruz. Debora Zakuto

1970’lerin başında estetik doktorları yaşlanmaya karşı ameliyat gerektirmeyen yepyeni bir yöntem geliştirdiklerini açıkladıklarında yer yerinden oynamıştı. Sarkan yüz kaslarının askılar kullanılarak toplanması ve yüz ovalinin ortaya çıkarılmasına yardımcı olmayı hedefleyen lifting uygulaması estetik dünyasında büyük bir keşifti. Ancak yüzde iz bırakması, istirahat gerektirmesi ve uygulama sırasında acı hissedilmesinden ötürü bir süre sonra popüleritesini kaybetti.

Botoks ile dolgu maddeleri de bu keşif sürecinin sonuçları olarak karşımıza çıktılar. Öğle yemeği arasında bile uygulanan bu neştersiz gençleşme yöntemleri kısa sürede lifting'e olan ilginin azalmasına neden oldu. Oysa lifting daha kesin sonuçlar verip, dolgu ya da botoks gibi tekrar gerektirmiyordu. İşte bu nedenle, uzun süren araştırmalar sonucunda uzmanlar, yepyeni lifting yöntemleriyle karşımıza çıkıyor. Yeni lifting iz bırakmıyor, ağrısız ve çok daha etkili...

ÖZEL LAZER IŞIĞI

Estetik cerrahi artık kişiye özel yöntemleri ile dikkat çekiyor. Herkesin ihtiyaçları, beklentileri, fiziksel özellikleri farklı olduğu için estetik dünyası da yeni yöntemlerini bunların üzerine kurguluyor. Bu yöntemlerden biri de yeni bir lifting yöntemi olan Finelifting... "Daha önce kullandığımız birçok lazer yöntemi ve teknolojisinde her hastaya aynı tedavi yöntemi uygulanıyordu. Dolayısıyla bu yöntemler kimi hastalarda son derece başarılı sonuçlar verirken, kimi hastalarda da istenilen sonuçları elde edemiyorduk. Ancak Finelifting yönteminde 11 ayrı lazer ışığı var ve içinden hastaya en uygun sistemi seçiyor ve tedavi ediyoruz. Dolayısıyla hem kişiye özel bir yöntem oluyor hem de her hastada başarılı sonuçlar elde etmemizi sağlıyor" diyen Plastik ve Rekonstrüktif Cerrah Dr. Hüseyin Güner ekliyor; "Gözle göremediğimiz binlerce farklı ışık dalgası bulunuyor ve bunlar duvardan bile hızları etkilenmeden geçmeyi başaracak kadar güçlüler... Onları tutup yakalayan bir maddeyi bulana kadar da yollarına hiç bulmadan devam ediyorlar. İşte burada kromofor devreye giriyor. Farklı çeşitleri olan bu madde her türlü ışığın hızını keserek etkisini yok ediyor. Biz de bu yöntemi cilt gençleştirmede kullanmak için çeşitli araştırmalara başladık. Son yedi yıldır aralarında olduğumuz bir grup Amerikalı ve İsrailli doktorla söz konusu ışık çalışmalarını sürdürerek Finelifting'i geliştirdik. Facial Improvement by New Fillers and Lights olarak bilinen yöntemde cerrahi metotların yerine önceden seçilmiş onlarca farklı lazer ışığı kullanılarak hasta kesişiz, kansız, dikişsiz ve anestezisiz ameliyat ediliyor. Yüzümüzdeki mimik kaslarına yüksek afinitesi olan bir ışık dalgası yaratarak tıpkı yüz germede olduğu gibi bu kasları hiç bir dokuyu etkilemeden ışıkla germeye çalışıyoruz. Burada yapılması gerekilen sadece 200 - 1000 mikron derinliğinde bulunan kolajenlerin, 0 - 1000 mikron arasında yer alan su moleküllerinin ve çene kenarıyla gıdıda toplanan yağ dokusunun sevebileceği bir ışığı bulup lazer aracılığıyla kullanmak." Az acı vermesi için lokal anestezi kremler ve ilaçlar kullanılan Finelifting'de uygulama sonrasında cilt üzerinde kırmızılık meydana geliyor. Bu kırmızılık maksimum birkaç gün içinde yok oluyor ve iz bırakmıyor. Dolayısıyla kişi istediği doğrultuda, yani bir gün sonra normal sosyal hayata devam edilebiliyor. İşlem için iki ila dört seans yeterli, seansların fiyatı ise 1000 - 2000 dolar arasında değişiyor.

İPLERLE TAZE BİR GÜLÜŞ

Son günlerin en konuşulan bir diğer lifting yöntemi ise özel ipler kullanarak uygulanan Silhouette Lift. 38 ve üzeri yaştaki kadınlar için önerilen bu yöntem geçmişteki gülüşünüze ve tazeliğinize dönmenize yardımcı oluyor. Hem de genel anestezi, hastanede yatış ve iyileşme süreci gerektirmeden. Lokal anestezi altında 45 dakikadan az zamanda uygulanan yöntem dört farklı aşamadan oluşuyor; yerleştirme, konumlandırma, asmayla bağlama ve fiksasyon. Uygulama sırasında kullanılan koni şeklindeki Silhouette-Lift süturları (ipler) tasarımı sayesinde esnek, emilebilir konilerin içine ve çevresine doğru genişliyor, böylece geleneksel dikenli süturlarla karşılaştırıldığında daha güçlü bir sağlamlaştırma mekanizması oluşuyor. Diğer lifting iplerinin aksine Silhouette-Lift süturlar geleneksel dikenli süturlarda oluşan hareket etme, kırılma ve ağrıya neden olmuyor. Uygulama sonrasında ise yüzdeki yorgunluk silinirken yerini daha genç ve doğal bir görünüme bırakıyor. Ülkemizde de uygulanan Silhouette Lift iki haftada içinde etki gösteriyor.

Cilde zarar vermeyen ve hiçbir şekilde kopmayan materyalleri ise estetik alanında teknolojinin ne denli geliştiğinin kanıtı. Tıpkı lazer lifting gibi...

"Ağrısız, ciltte tahriş ve kızarıklık yaratmayan, tedavi sonrası iyileşme süreci gerektirmeyen, öğle tatilinizde dahi uygulanabilecek bir yöntem olarak bilinen Nd-Yag lazer; daha düzgün, sıkı ve genç görünen bir cilt yüzeyi oluşumuna yardımcı oluyor. Göz kenarındaki kaz ayakları, alındaki çizgiler, yüzdeki kırışıklıklar, özellikle üst dudaktaki kırışıklıklar ve hafif sarkmalarda etki gösteren bu yöntem cildin yapısına ve kırışıklıkların derinliğine göre iki hafta arayla yedi seans uygulama yapılmalı" diyen Prof. Dr. Erol Kışlaoğlu, lazer lifting ile cilt altındaki kolaj en matrisinin de sabitlendiğinin altını çiziyor. Üstelik Nd-Yag, epilasyonda da kullanılıyor. Derin dalga boyu ile enerjinin kıl köküne ulaşmasını sağlıyor. 1064 nanometre Nd-Yag cildin 4-6 mm altına inerek tüm cilt tipi ve renklerinde kullanılabiliyor. Bu lazer sisteminin uygulama başlığı da özel tasarım, cilde baskı uygulamadan doğru mesafeden ışığın verilmesini sağlıyor. Ayrıca verilecek enerjinin süresi ayarlanabildiğinden, ince, kaim ve açık renkli olanlar dâhil tüm kılların güvenli bir şekilde azaltılmasına yardımcı olunuyor. Kısacası yeni teknolojilerle geliştirilen lifting yöntemleri, sadece acısız bir uygulama ile cildin gençleşmesine yardımcı olmakla kalmıyor, farklı cilt sorunlarında da etkisini gösteriyor.

KAŞ BÖLGESİNE LİFTİNG ÇOK POPÜLER

Ayrıca bölgesel lifting'ler de gerçekleştirmek mümkün. Özellikle kadınların tercih ettiği kaş kaldırma operasyonu Türkiye'deki en popüler uygulamalardan biri... Ancak burada kullanılan iplerin kalitesinin artması dışında çok fazla yenilik bulunmuyor.

Bilindiği gibi kaş kaldırma ameliyatı kaşların pozisyonundan kaynaklanan olumsuz yüz ifadesini gidererek daha canlı ve daha kendinden emin bir görünüm kazandırma amacıyla yapılan işlemdir. Kaş kaldırma ameliyatları, üst yüz ya da alın germe ameliyatının içinde, blefaroplasti ameliyatı ile kombine edilerek ya da tek başına uygulanabilir. Kaşlarda sarkıklık ve düşüklük söz konusu olan durumlarda alın germe ameliyatı daha uygun bir seçenek olarak sunuluyor ama tabi ki eğer kaşlarda herhangi bir sarkma söz konusu olmayıp kenarlarının kalkması arzu edildiğinde alın germe işlemini uygulamak gerekmiyor. Tek başına kaş kaldırma girişimi hastanede yatış olmadan, lokal anestezi altında uygulanabiliyor. Uygulama, saçların arasından yapılan 1 cm.lik kesi içinden girilerek kaşların altındaki dokuların yukarıya doğru asılması şeklinde yapılıyor. Uygulama sonrasında rahatsızlık verecek derecede ağrı oluşmuyor, günlük hayata hemen dönebiliyor ve uygulama saçlı deri içinden girilerek yapıldığı için iz dışarıdan bakıldığında görünmüyor.

Bütün bunlarla birlikte günümüzde artık liftingi destekleyen özel kremler ile bakım yöntemleri de geliştirilmiş durumda. Cilt bakımı ve tedavisinde oldukça etkili ve yeni bir uygulama olan Energy lift acısız, ağrısız ve kısa sürede olumlu sonuç vermesiyle klasik yöntemlerin yerini almaya aday. Uygulamada ilk olarak; ciltte ani bir sıkılaşma etkisi yaratan canlandırıcı zencefilli temizleme sütü ile cildiniz temizleniyor. Yüze peeling uygulandıktan sonra kan dolaşımını hızlandırıcı masaj yapılıp cildin pembeleşmesi ve canlılık kazanması sağlanıyor. Enerji Lift'te kan dolaşımını maksimum düzeye çıkarmak ve lifting etkisini güçlendirmek için klasik bakımlardan oldukça farklı olarak yüzünüzün üst kısmına soğuk maske alt kısmına ise sıcak maske yapılıyor. Kısa sürede yüz güldürücü sonuçlar ortaya çıkmasına yardımcı olan Energy Lift, MD Dermatolojide aynı zamanda "cilt detoksu, peeling, ciltte aşırı kuruluk, kırışıklıklar, iğnesiz mezoterapi" alanında da kullanılıyor. Bu bakım yönteminini yanı sıra çeşitli lifting kremleri bulunuyor. Estee Lauder, Skin Code, La Prairie, Clinique gibi markaların bünyesinde yer alan bölgesel liftingi destekleyici ürünler ise evde günlük bakım için destekleyici nitelikte...


BALLA GELEN DOĞAL GÜZELLİK

Yaza adım attığımız şu günlerde hem sağlıklı, hem de güzel olmaya ihtiyacımız var. Kısa zamanda bunu gerçekleştirmenin en kolay yolu baldan geçiyor.

Sizin için derlediğimiz güzellik reçeteleriyle yaza bomba gibi girecek, kendinizi iyi hissedeceksiniz.

Balın faydaları

Balın kalitesi arının balı elde ettiği bitkiye göre değişir. En kaliteli bal çiçek balıdır.
Ülkemizde en çok bulunan bal çeşidi çam balı, kestane çiçeği balı, ayçiçek balıdır.
Bal içinde bakteri barındırmaz, aynı zamanda bakteri öldürücü etkisi vardır.
Kemik ve diş gelişimi için bal faydalıdır. İçerisinde gelişime katkı sağlayan A, B, C vitaminleri ve önemli mineraller bulunur.
Bal mideye kuvvet verir. Hazmı gerekmediği için kana kolayca geçer.
Bal, bel ve sırt ağrılarında ağrıyan yere sürülür, ağrıyı azaltır.
İştah açıcıdır.
Dişleri ve diş etlerini mikroplardan korur, ağızdaki yaraları tedavi eder.
Balgam söktürür.
İdrar yollarını temizler.
Cinsel gücü arttırıcı özelliği vardır.
Kan dolaşımını düzenler, kanı temizler.
Balın sakinleştirici etkisi vardır.

Ballı güzellik reçeteleri

Bal maskesi

Bal yüze ve boyuna sürülüp 20-25 dakika beklenir. Yüz ılık suyla yıkanır. Bal yüze parlaklık kazandıracak ve pürüzsüzleşmesini sağlayacaktır.

Sıkılaştırıcı yüz maskesi:

Malzemeler:
1 kaşık bal
1 yumurtanın beyazı
1 kaşık gliserin
1/4 fincan un

Hazırlanışı: Malzemeleri karıştırın, hamur olacak kadar un katın ve hamurla yüzünüzü ve boynunuzu kaplayın. 10 dakika bekletip ılık suyla yıkayın.

Saç için bal bakım maskesi:

Malzemeler:
1/2 fincan bal
1/4 fincan zeytinyağı

Uygulama: Bal ve zeytinyağını karıştırın. Tüm saça sürün. Başınıza naylon bone geçirip 30 dakika bekleyin. Daha sonra şampuanlayıp durulayın.

Ballı yüz toniği

Malzemeler:
1 orta boy salatalık (soyulup doğranmış)
2 kaşık bal

Hazırlanışı: Salatalığı mikserde püre haline getirip bir kevgire koyun. Kevgirin altına bir kap yerleştirerek 15 dakika süzün. Salatalığın suyu iyice süzüldüğünde minik bir kavanoza alıp içine balı ilave edin. İyice karıştırın. Pamukla bu karışımı yüzünüze sabah, akşam, öğle sürebilirsiniz. 3-4 dakika kuruması için bekletin. Bu karışımı ağzı kapalı şekilde 1 hafta bekletebilirsiniz.

Bal banyosu

Kuru ciltler için ideal olan bu banyoyu herkes rahatlamak için uygulayabilir. Bir litre süt, bir fincan tuz ve yarım fincan balı karıştırın. Bu karışımla vücudunuzu ovun, sonra durulayın. Süt cildinizin derinlemesine temizlenmesini sağlar. Tuzsa ölü derilerinizin altılmasına yardımcı olur. Balsa cildi canlandırıcı etkisiyle cilde iyi gelir.

Elleriniz için

Elleriniz sürekli kuruyorsa, iki çay kaşığı balı ve yarım limon suyunu karıştırarak ellerinize sürebilirsiniz.

Suna Dumankaya 'dan pratik ballı tarifler.

Kuru ciltler için :
Bir çay kaşığı tereyağı ve balı karıştırıp cildinize surun. Kuru ciltler icin etkili ve pratik bir maskedir.

Yüzünüzdeki derin sivilce izleri için :
Bir yumurta akını, bir çay kaşığı limon suyunu ve aynı ölçüde balı, iki yemek kaşığı pastane mayası ile karıştırın. 20 dakika cildinizde bekletip yıkayın.

Dudaklarını kalınlaştırmak isteyenler için : Dudaklarınıza bal sürüp bekletin, ayrıca çok yumuşak fırça ile masaj yapın.


Uykuda güzelleşmenin sırları

Bütün gün çeşitli etkilerle yıpranan cildimizin aynı vücudumuz gibi iyi bir gece uykusuna ihtiyacı var. Cildimizi uykuya ne kadar iyi hazırlarsak o kadar parlak, canlı ve genç bir tene sahip oluruz. Çünkü gece biz uyurken cildimiz kendini yeniler, onarır, kırışıklıklarla savaşır. Cildimizi koruyan kolajen ve elastin dokuları geceleri yeniden oluşur. Cilt kendi çabasıyla yenilenirken bizim de ona en doğru takviyelerde bulunmamız gerekiyor. Bu yüzden gece kremleri gündüz kremlerinden daha farklı ve daha güçlü bir yapıya sahiptir.

Gençken cilt 28 günde tümüyle yenileniyor, genç ve sağlıklı hücreler yüzeye rahatlıkla çıkıyor. Oysa yaşlandıkça cildin yenilenmesi için 50 gün hatta daha da uzun süreye ihtiyaç var. İster genç olalım, ister daha ileri yaşlarda cildimize iyi bakmamız daha da ileriye bir yatırım aslında. Bunun için gece bakım kremlerine 30’lu yaşlardan itibaren başlamakta yarar var.

Gece bakımının önemi
Gece bakımı için en önemli önerimiz; uykuya yatmadan önce mutlaka cildinizi temizleyin. Asla ve asla temizlemeden uyumayın. Çünkü gece uyurken aynı zamanda güzelleşiyoruz. Uykuya daldığımızda cildimiz kendini 23.00’ten itibaren yenilemeye başlıyor. Bu yenileme süreci 04.00’e kadar devam ediyor. Cilt bu çabayı gösterirken saat 01.00-03.00 arası cilt daha fazla kuruyor. Çünkü müthiş bir performans gösteriyor kendini tedavi için. Ama bütün çabayı da cilde bırakmamak, bu işlevini daha da hızlandırmak bizim elimizde. İşte tüm bu nedenlerden dolayı biyolojik saatimize uygun geliştirilen gece kremleri, gündüz kremlerinden farklı olarak daha etkili ve daha tedavi edici ürünlerdir. Bu kremler kırışıklık, leke gibi olumsuz faktörlerle ciltle birlikte gece boyunca mücadele eder, cildin çabuk iyileşmesini sağlar. Bu nedenle gece kremlerini bir uzmana sorarak bilinçli satın alın. Hücre yenileyiciler, Retinol, A vitamini gibi kolajen üretimini destekleyen, kırışıklıkların giderilmesine yardım eden maddelerle zenginleştirilmiş gece kremleri siz uyurken sizi güzelleştirecek, gençleştirecektir.
Siz de yapabilirsiniz

Tüm bunlar için mutlaka pahalı gece kremleri almanıza da gerek yok. İşte size birkaç küçük öneri:

* Cilt gece bu mücadeleyi sürdürürken kuruduğu için mutlaka gece yatarken ve sabah kalkınca su içmekte yarar var.

* Cildinizi mutlaka çok iyi temizleyin, gece hava alsın.

* Sonra da önce şu maskeyi uygulayın:
3 kahve kaşığı dövülmüş badem,
1 kahve kaşığı badem yağı,
1 kahve kaşığı taze krema,
1 yumurta sarısını iyice karıştırın ve temiz yüzünüze (göz kenarları hariç) sürün. 15 dakika sonra yıkayın.
* Maskeyi yıkadıktan sonra cildinizi kurulayın ve 50 gram vazelin, 1 çay kaşığı tereyağ, 1 çay kaşığı havuç suyunu karıştırarak hazırladığınız kremi yüzünüze sürün. Göreceksiniz sabah uyandığınızda cildiniz taptaze ve canlanmış, pırıl pırıl bir görüntüde olacak.

* Aynı karışımı ellerinize de uygulayın. Bu uygulamadan sonra pamuklu bir eldiven giyerek uyuyun. Elleriniz de yumuşacık olacak.

İyi bir uyku için
İyi bir uyku cildimiz için olduğu gibi vücudumuz için de önemli. Kendimizi uykuya hazırlarken ruhsal gerginlikleri de geride bırakmalıyız. Mesela uykudan önce bir melisa ya da papatya çayı için ve yastığınıza lavanta spreyi sıkın. Mucize yarattığını göreceksiniz!


Yumurta beyazı ile natürel cilt bakımı

Yumurta beyazının çoğunluğunu oluşturan ovalbumin, tam bir protein kaynağıdır. Ovamin ise virüslere ket vurur. Yumurta beyazı ile natürel cilt bakımı yapabilirsiniz...

Cilt bakımında en sevdiğim konulardan birisi doğal natürel ürünler kullanarak bir bakım programı yaratmaktır. Kendimi eski şamanların öğrencisi gibi hissederim her zaman. Tabi bunun için hangi bitkinin ne amaçlı kullanılabileceğini, hangi besinin yendiği gibi topkal olarak uygulandığında nasıl bir etki yaratacağını çok iyi tecrübe etmiş olmak gerekir. Örneğin buzdolabında yumurta beyazı olmayanımız yoktur, fakat yumurta beyazının nelere iyi geldiğini ve hangi sebeplerden dolayı cildimizi yenileyebileceğini biliyor muyuz? Gelin bu hafta yumurta beyazını mercek altına koyup inceleyelim…

Cilt temizleyici bir maske

Yumurta beyazı, bazen albumin olarak da isimlendirilir, teknik olarak yumurtanın sitoplâzmasıdır. Yumurta beyazının çoğunluğunu oluşturan ovalbumin, tam bir protein kaynağıdır, ovomisin ise virüslere ket vurur. Yumurta beyazının cilt temizleyici olmasının sebebi, lisozim adı verdiğimiz mikrop öldürücü bir enzim yönünden zengin olmasıdır. Bu enzimin ana görevi bakteriyel hücre duvarlarını temizlemesidir. Birçok besine doğal koruyucu madde olarak eklenen lisozom enziminin aynı zamanda yumurta beyazı maskesi şeklinde kullanıldığında, siyah ve beyaz noktaları temizleyebileceği düşünülmektedir.

Cilt sıkılaştırma etkisi

Uzun süre olmasa da yumurta beyazının face lift etkisi zaten çoğumuz tarafından bilinen bir uygulama sanırım. Akneleri temizleyebileceğini düşündüğüm halde, bu konuda yumurta beyazı üzerine daha çok klinik deney yapılması gerektiğine inanıyorum. Yumurta beyazının protein (kollajen) bakımından zengin olması ve tam bir amino asit zinciri içermesi, karıştırdığınız zaman su içeriğinde buharlaşma meydana getirir.. Cildinize sürdüğünüzde, nem oranı düştüğünden geriye kalan madde bir streç film gibi gerilir ve gözeneklerde geçici bir sıkılaşma meydana getirir. Aklınızda bulunsun.

İtfaiyeci yanık tedavisi

Yumurta akı kullanılarak yanıklar basit ve etkin biçimde tedavi edilebilir mi dersiniz? Bu yöntem itfaiyecilerin eğitimi sırasında ders olarak veriliyor:
Bir yanık meydana geldiğinde, kapsadığı alan ne olursa olsun ilk yardım, etkilenen alanı sıcaklık azalıncaya ve deri tabakalarını yakmayı bırakıncaya kadar soğuk suyun altına tutmak ve sonrasında bu bölgeye yumurta akı uygulamaktan oluşmaktadır.

İtfaiyecilerimizden birisi, elinin büyük bir kısmı kaynar su ile yandığında, duyduğu büyük acıya rağmen elini soğuk su musluğunun altına tutmuş ve sonrasında 2 yumurta kırmış, aklarını ayırmış ve çırpmış ve elini içine daldırmıştır. Eli o denli yanmış durumdadır ki yumurta akı uygulanır uygulanmaz derisi kurumuş ve yumurta akı bir film tabakası oluşturmuştur.

Daha sonra bu kişi yumurta akının doğal bir kollajen (bir tür albüminoid) olduğunu öğrenmiş ve en az bir saat boyunca eline tabaka üzerine tabaka gelecek şekilde yumurta akı uygulamıştır. Öğleden sonra hiçbir acı duymaz olmuştur. Ertesi sabah yanık bölgesinde nerdeyse belirsiz bir kırmızımsı leke kalmıştır. Elinde sürekli ve feci görünüşlü bir yara izi kalacağını düşünürken 10 gün sonra geride hiçbir yanık izi kalmamış ve hatta deri eski normal rengine yeniden kavuşmuştur! Yanan bölge yumurta akında mevcut ve aslında vitamin dolu bir plasenta (etene) olan kollajen sayesinde tamamen yenilenmiştir.

Peeling etkili bir maske:

Yumurta akını iyice çırptıktan sonra içine bir kaşık yulaf ezmesi ve çok az bal koyun ve karıştırıp bekletmeden yüzünüze- boynunuza iyice yedirin. 10 dakika kurumasını bekleyip durulayın.

Sıkılaştırıcı bir maske:

Bir yumurta akını ayırın, aynı miktarda alkol ile karıştırıp maske yapın.

Yağlı ciltler için yararlı bir maske:

Yumurta akını iyice çırptıktan sonra içine bir çay kaşığı limon suyu koyun ve bekletmeden yüzünüze-boynunuza sürün.

Gözlere lifting etkisi :

Yumurta akını iyice çırptıktan sonra ince bir tabaka göz altlarına sürün. Kurumasını bekledikten sonra ince bir tabaka daha sürün ve durulamadan göz makyajınızı yapın. Göz altlarınızın lifting etkisini hissedeceksiniz.

Nasıl, beğendiniz mi? İnanın tümü de çok etkili. Bu sayfayın değerini deneyince anlayacaksınız…


LED LAZERLE BÖLGESEL ZAYIFLAMA

Dr. Ceyda Şener LED lazerle bölgesel zayıflama yöntemini anlatıyor.

En çok göbek, basen ve belde bölgesel olarak toplanan yağlar pek çoğumuzun en büyük derdi değil mi? Çoğumuzun bu sıkıntıdan kurtulma hayali “Ahh kalçalarımdan biraz kilo versem, belimi inceltsem ya da basenlerim küçülse hiç sorunum kalmayacak!” şeklinde özetlenebilir...

Tabii bu hayali gerçekleştirmek için kozmetik ve tıp el ele vermiş yıllardan beri uğraşıyor. Adına bölgesel incelme dediğimiz bu durum için pek çok işe yarar yöntem de geliştirildi son yıllarda...

Çünkü diyet, egzersiz gibi yöntemlerle sadece bu bölgelerdeki yağların giderilmesi çok ama çok güç. Günümüz toplumunda teknolojinin gelişmesi ile değişen yeme alışkanlıkları, çalışma koşulları, maalesef bu bölgesel yağların artmasına katkıda bulunmaktadır. Ve bu yağların giderilmesi için teknoloji giderek ön plana çıkmaktadır.

Bu amaçla her geçen gün yeni yöntemler geliştirilmektedir. Onlardan biri olan LED lazer ile bölgesel zayıflama dünyada ve özellikle Avrupa’da yaygın kullanılmaya başlanan yöntemlerden biridir. Bu yöntemin geliştirilmesinde liposuction gibi ameliyat teknolojilerine alternatif arayışlarının katkısı olmuştur.

Yapılan bilimsel çalışmalar LED lazerle zayıflama sisteminin etkin ve güvenli olduğunu göstermiştir. Özellikle diyet ve spora rağmen kurtulamadığınız bölgesel yağ birikintilerine uygulanır. Bu vücut bölgelerindeki yağ dokusunu eriterek, yağ hücrelerinin bütünlüğünü bozarak buradan uzaklaştırılmalarına yardımcı olur.

Aslında ‘liposuction’ bugüne kadar bilinen en etkili yöntemdi. Bölgesel yağları ameliyatla vakumlamak suretiyle bölgeden alan cerrahi bir yöntem oluşu sebebiyle taşıdığı riskler ve hasta için zorlukları kişileri caydıran sebepler oldu. Kişiler daha zahmetsiz ama etkili bir yöntem özlemi duyuyordu.

İşte LED lazerle bölgesel zayıflama yöntemi bu yöntemin ameliyatsız bir alternatifi olarak ortaya çıktı...

Göbek bölgesi

Göbek bölgesi en çok yağ birikiminin olduğu bölgedir. Cildin hemen altında yağ dokusu bulunur. Bu bölgeyi inceltmek için dört ayrı teknolojinin bir arada olduğu LED sistemi kullanılır. Vakumla, oluşan katmanlar içerisindeki yağ hücrelerinin içinde bulunan yağın boşalması, yağ kistlerinin parçalanması sağlanır, bu sayede bölgesel incelme, kasların yukarıya doğru sıkılaşması, ciltte gerginleşme, doku toparlanması gerçekleşir, vücut şekillendirilir. Ortalama her seansta 2.4 cm çevresel incelme sağlanabilmektedir. İşlem için herhangi bir ön hazırlığa gerek yoktur. Yaklaşık 45 dakika süren her seanstan sonra günlük aktivite veya işinize dönebilirsiniz.

Bel bölgesi

Bel bölgesi yağ birikimi olduğunda kalınlaşır ve konturları düzleşir. Kadın ve erkek estetiği açısından bu bölge son derece önemlidir. Özellikle yağ birikimi yan boşluklarda olmaktadır. Bu bölgedeki incelme için de yine göbek için olduğu gibi dört ayrı teknolojinin bir arada yer aldığı LED sistemi kullanılır. Ve bu bölgede de her seansta yaklaşık 2.4 cm incelme alınan ortalama sonuçtur. Hiçbir hazırlık gerektirmeyen her seans ortalama 45 dakikadır ve sonrasında günlük hayata dönülebilir...

Basen bölgesi

Basen bölgesinde yağ birikimi kadınsı konturların bozulmasına sebep olur. LED lazer cilt kollajen sentezini tetiklerken cilt altı yağ dokusu metabolizmasını hızlandırır. Derin katmanlardaki selülitin sebebi olan fibröz bantların gevşetilmesine neden olurken vakumterapi ünitesi bu bantların esnetilmesini sağlamanın yanısıra lenfatik drenajı artırarak bölgenin incelmesine katkıda bulunur. Bel ve göbek incelmesinde geçerli olanlar bu bölge için LED lazer uygulamasında da geçerlidir.

Bölgesel zayıflama için evde uygulanabilecek egzersizler neler olabilir?

BACAK İÇİ İÇİN: Eğilip kalkın! Bacak içi kaslarınızı sıkılaştıran ve sarkmasını önleyen bu hareketi yaparken bacaklarınızı iki yana açıp, 20 defa, oturur gibi, aşağıya eğilip kalkın. Bacağınızı sağa sola oynatın! Ayakta dururken tek bacağınızı biraz ileri doğru açın ve yapabildiğiniz kadar sağa-sola oynatın. 20 kez tekrarlayıp diğer bacağa geçin. Bacaklarınızı çaprazlayın! Yere yüzüstü uzanın. Bacaklarınızı yana açarak sırayla üste ve alta getirin, bu hareketi 25 kez tekrarlayın.

BASEN BÖLGESİ İÇİN: Bacağınızı havaya kaldırın! Kalçalarınızı çalıştıran bu hareket için ayakta durup bacaklarınızı sırayla havaya kaldırıp indirin. Her bir bacak için 20 kez tekrarlayın. Geriye doğru itin! Son derece etkili bu egzersizde yine ayakta durun ve her iki bacağınızı da sırayla 20 kez geriye kaldırabildiğiniz kadar yükseğe kaldırıp indirin. Yerden teması kesin! Sırt üstü yere uzanın ve bacaklarınızı sırayla havaya kaldırıp indirin. Her bacak için 20 kez.


Kalp Hastalıklarından Korunma Önerileri-Bingür SÖNMEZ

Daha uzun ve sağlıklı bir yaşam sürmenin anahtarı, yaşam biçiminizde yapacağınız küçük değişikliklerde saklı. Memorial Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Bingür Sönmez , kalp hastalıklarına karşı mücadeleyi 3 ana grupta topladı. Sağlıklı bir yaşam sürmek isteyen kalp hastalarının yakınlarına büyük görevler düştüğünü ifade eden Prof. Dr. Sönmez, kalp hastalıklarından korunma yollarını anlattı.

Sağlıklı Beslenin!

Kalp sağlığınız için sağlıklı yiyecekler tüketin. Kolesterolünüzü gerekli seviyeye düşürmek ve kalp hastalıklarından korunmak için tereyağı, iç yağı gibi hayvansal kaynaklı yağlardan uzak durun. Zeytinyağı, ayçiçek, mısırözü, soya gibi bitkisel yağları tercih edin. Kırmızı eti mümkün olduğunca yemeyin. Et tercihleriniz balık, hindi, tavuk olsun. Beslenmenizde, fasulye, mercimek, bezelye gibi kolesterolsüz protein kaynaklarına yer verin. Yağsız veya az yağlı, süt ve süt ürünleri tüketin. Konsantre süt, karaciğer, işkembe gibi sakatatlardan; sosis, sucuk, salam gibi gıdalardan uzak durun. Düşük kalorili sebze ve meyveler kalp hastalıklarına karşı koruyucu maddeler içerirler. Günde 5 porsiyon sebze ve meyve tüketin. Beslenmenizde beyaz un yerine işlenmemiş buğday unu (kepekli) tercih edin. Köfte-pilavdan başka yemek yemeyen çocuklarınıza bamya, fasulye, salata, meyve yemesini öğretin. Çocuklarınızı fast food-hamburgerden uzak tutun.

Bel ölçünüze dikkat edin!

Yağların karın çevresinde toplanmasının özellikle kalp-damar hastalığı riskini arttırdığını ve bel çevresinin kadınlarda 88, erkeklerde 102 santimi geçmemesi gerektiğini aklınızdan çıkarmayın. Fazla kilolarınızdan kurtulmaya çalışın. Bunun için öğün aralarında atıştırmalara, hızlı yemek yemeğe son verin. Yavaş ve istikrarlı kilo vermenin daha sağlıklı ve kalıcı olduğunu unutmayın. Kilo kaybı sağlıklı bir yaşam için ilk adımdır. Kilo vermek; kan basıncını, kan şekerini, kan yağlarını ve erken ölüm riskini azaltır.

Menopozu geciktirin!

Östrojen hormonu kadınları damar sertliğine karşı korur. Ancak menopozla birlikte östrojen hormonu ortadan kalktığı için kadınlarda anormal bir damar sertliği süreci başlar. Bu nedenle menopozun geciktirilmesi için tedavi uygulanmalıdır. Bu hormonun meme kanseri riskini arttırdığına ilişkin tartışmalar olsa da, istatistiklere göre, Amerika‘da her yıl 250.000 kadın koroner kalp hastalığından yaşamını kaybetmektedir. Meme kanserinden ölenlerin sayısı ise 45.000 civarında. Kısacası koroner kalp hastalığında risk daha büyük.

Düzenli spor yapın stresten uzak durun!

Tembellik ve aşırı stresten uzak durun. Düzenli egzersiz, kalp hastalıkları ve kalp krizinden korur. Kalbinizi, kemiklerinizi ve kaslarınızı güçlendirir. Ancak 35 yaşından sonra yoğun efor gerektiren bir spora başlayacaksanız, gizli kalp hastalığı riskine karşı mutlaka iyi bir kalp kontrolünden geçin. Egzersizin en ideali uzun yürüyüşlerdir. Kandaki kötü kolesterolünüzün yakılması için 5 kilometreyi 45 dakikada tempolu şekilde yürüyün. Efor sırasında göğüs ağrısı, halsizlik, kramp, nefes darlığı gibi şikayetlerle karşılaşırsanız egzersize derhal ara verin.

İşinizde sınırlarınızı zorlamayın!

İş ve meslek konusunda hiçbir zaman beceri ve olanaklarınızı zorlamayın. Özellikle aile şirketlerinde kalp krizi sorunuyla sık karşılaşılır. Zengin ailelerin çocukları yurt dışında çok iyi eğitim alırlar ve genç yaşta şirketin üst düzeyde yönetimine getirilirler. Ancak mesleki deneyimi olmadığı için bu kişi kendisini sürekli ailesine kanıtlama çabası içine girer ve stres yaşar. Sonunda, omuzlarına yüklenen ağır sorumluluk onun kalp krizi geçirmesine neden olur. Bu nedenle çocuklarınıza hazır olmadıkları sorumlulukları vermeyin.

Sağlığınızı kontrol altında tutun!

Aile geçmişinizde kalp hastası varsa, şişmansanız, diyabet veya yüksek tansiyon hastasıysanız, sigara kullanıyorsanız 30, değilseniz 40 yaşından sonra şu testleri yaptırın: Total kolesterol, HDL (iyi huylu kolesterol), LDL (kötü huylu kolesterol), tigliserid ve kan şekeri. Kan yağları dışında düzenli olarak yüksek tansiyonunuzu ölçtürün. Koroner kalp hastalığından korunmak için hekim tavsiyesiyle birinci guruptakiler 30, ikinci guruptakiler 40 yaşından sonra günde 100 mg aspirin almalıdır.

Psikolojik destek alın!

Hastalığınızı, aileniz veya çevrenizle ilgili sorunlarınızı bir Liyezon Psikiyatri uzmanı ile görüşün. Liyezon Psikiyatri uzmanı, organik bir hastalığın (kalp hastalıpınızın) psikolojiniz üzerinde yaptığı bozuklukları inceler.

Aceleci olmayın!

Kendinizle, yaşamla, ailenizle, eşinizle, dostlarınızla barışık olun. Çok çabuk karar veren, hızlı hızlı konuşan, merdivenleri birkaç basamak birden çıkmaya çalışan, sabırsız biriyseniz (A tipi kişilik) yavaşlayın. A tipi kişilikte kandaki adrenalin seviyesi çok yükselir, bu da spazma neden olur. Riskinizi azaltmak için daha yumuşak, sakin hareket eden, huzurlu biri olmaya özen gösterin.

Alkolü sınırlandırın!

Kalbiniz için alkol yararlıdır demiyoruz. Fakat eğer içki içecekseniz tercihiniz yararlı kolesterolü yükselttiği bilinen kırmızı şaraptan yana olsun (günde bir su bardağı). Fakat kırmızı şarap içmiyorsanız içinde kalbi koruyucu maddeler içeren üzümü çekirdekleriyle birlikte yiyebilirsiniz. Üzüm çekirdeği toz ve kapsül olarak satılmaktadır.


DAMAR SERTLİĞİNE KARŞI-Bingür SÖNMEZ

Doğal ürünlerin yağlarının karışımından elde edilen özel bir yağ, kalp ve damarları koruyor

Prof.Dr. Bingür Sönmez, keten tohumu, çörek otu, nar çekirdeği, üzüm çekirdeği, ceviz ve fındık yağından günde bir kaşık tüketilmesinin, damar sertliğinin gelişmesini önlediğini açıkladı.

Prof.Dr. Birgür Sönmez, bu yağların salata-çorba gibi yiyeceklerin üzerine dökülerek veya kahvaltıda nane, kekik, kırmızı biber gibi lezzet ve kokusunu güzelleştirici ilavelerle tüketilebileceğini söyledi. Prof. Dr. Sönmez ayrıca günlük tüketim miktarının 1 çorba kaşığı olabileceğini belirtti.

FİYATLARI DA MAKUL
Antioksidan maddeler içeren, soğuk pres yöntemiyle elde edilen bu yağların makul fiyatlarda satılmaya başladığını belirten Prof. Dr. Sönmez, "Bu yağlar, koroner damarların iç yüzeyindeki parlak kaygan zemini koruyan antioksidan maddeler ihtiva ediyor. Keten tohumu, çörek otu, nar çekirdeği, üzüm çekirdeği, ceviz ve fındık yağından günde bir kaşık tüketilmesi, damar sertliğinin gelişmesini önlüyor. Antioksidan maddeler içeren bu yiyecekler kişiyi, güneşin zararlı etkilerinden de koruyor. Çünkü bu bitkiler, antioksidan maddeleri kendilerini güneşin zararlı etkilerinden korumak için üretiyor. Bu nedenle bu yağları tüketenler de güneşin zararlı oksidan etkilerinden korunmuş oluyor" açıklamasında bulundu.


KALP HASTALARI NASIL ORUÇ TUTMALI-Bingür SÖNMEZ

Ramazan ayında oruç tutmak isteyen kalp hastalarını dikkatli olmaları konusunda uyaran Prof. Dr. Bingür Sönmez: Ramazan boyunca iki saatlik öğle uykusu, vücudun su ve elektrolit kaybını önlemek bakımından büyük önem taşıyor. Öğle uykusu uyuyanların, uyumayanlara göre kalp krizi geçirme riski yarı yarıya düşüyor.

Memorial Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Bingür Sönmez, Ramazan ayının bu yıl uzun ve sıcak günlere denk gelmesi nedeniyle özellikle oruç tutacak kalp hastalarını dikkatli olmaları konusunda uyarıyor. Sağlıklı kişilerin oruç tutarken günde en az iki saat uyumalarını öneriyor.

* Uzun ve sıcak günler, Ramazan ayında oruç tutacak kişiler için ne anlam ifade ediyor? Oruç tutmak isteyen kişilere önerileriniz nedir?

Ağustos sıcakları ile uzun günlerin birleşimi, oruç tutacak kişilerin bu yıl daha dikkatli olmasını gerektiriyor. Çünkü vücudun sıvı ve tuz kaybı nedeniyle sağlıklı kişilerde bile tansiyon ve kalp ritminde bozukluk, baygınlık ve kan şekerinde düşme gibi sorunlar ortaya çıkabiliyor. Bunun için bu uzun günlerde; gündüz en az iki saat uyumak gerekiyor. Ramazan boyunca iki saatlik 'siesta', vücudun su ve elektrolit kaybını önlemek bakımından büyük önem taşıyor. Akdeniz ülkelerinin bir geleneği olan 'siesta' denilen öğle uykusu alışkanlığının olduğu ülkelerde, kalp hastalıklarının düşük olması dikkat çekiyor.

* Oruç tutanlar için gündüz uykusu şart mı?

Öğle saatlerinde ya da öğle sonrası bir saatlik uyku, son derece dinlendiricidir ve vücuttaki bütün stresi alır. Uyuduktan sonra geri kalan zamanı daha verimli değerlendirmeyi sağlar. Öğle uykusu uyuyanların, uyumayanlara göre kalp krizi geçirme riski yarı yarıya düşmektedir. Çünkü uykuda beden ile birlikte ruhsal dinlenme de vardır. Ruhsal gerilim de vücutta zararlı hormonların salgılanmasına neden olur, bu da kalp krizi riskini tetikler. Eğer hafta içi gündüz uykusu mümkün değilse hafta sonu iyi uyumaya özen gösterilmelidir.

TANSİYON DÜŞÜREBİLİR!
* Kalp hastaları oruç tutarken nelere dikkat etmelidir?

Geçmiş yıllardaki Ramazanlar'da durumu uygun olan kalp hastalarımıza oruç tutabileceklerini söylerken, bu yıl bunu büyük bir risk olarak görüyoruz. Çünkü ağustos sıcakları ile birleşen 15 saatlik açlık, kalp hastaları için bu, çok tehlikeli olabilir. Bu süre içinde hayati ilaçlarını uygun aralıkla alamayacakları gibi, hastaların elektrolit, su ve tuz kaybı da dikkate alınmalıdır. 15 saat boyunca yeterli su alınamaması tansiyon düşüklüğü ve fenalık hissi sonuçlanarak kalpte sorunlar oluşturabilir.

ACIKIRIM KORKUSUYLA TIKA BASA YEMEYİN!
* Ramazan'da nasıl yemek yenmesini öneriyorsunuz?

Ramazan'da öğünlerin sayısının azalması, metabolizmayı olumsuz etkiliyor. Bu nedenle özellikle kalp sağlığı açısından iftarda 'acıktım', sahurda 'acıkırım' korkusu ile tıka basa yemek, mide ve kalbe baskı yapıyor, kişi de zarar görüyor. Bu nedenle iftara önce bir kase çorba ile başlanmalı. Bir kase komposto veya sütlü tatlı yenmeli teravih namazına gidip, döndükten sonra tamamlayıcı hafif bir yemek tercih edilmelidir. Sahurda mümkün olduğu kadar tuzlu ve tatlı olmayan yemekler seçilmeli. Bu şekilde üç öğün yemek yenmiş olacak ve vücut olumsuz etkilenmeyecektir.

* Sahurda içilen çay ve kahveyi nasıl değerlendiriyorsunuz?

Çay; idrar söktürücü olduğu için gün içindeki susuzluğunuzu artırabilir. İftarda bol bol çay içebilirsiniz ancak sahurda çok çay ve kahve içmek gün içerisinde susamanıza neden olur.

ŞEKER HASTALARI TATLIYI İKİ SAAT SONRA YEMELİ!
Beslenme ve Diyet Uzmanı Banu Kazanç, şeker ve tansiyon hastalarının oruç tutarken dikkat etmeleri gerektiğini anlattı:
1 Şeker hastalarının kan şekerlerini kontrol altında tutmaları için az ve sık yemeleri gerekir. Oruç sırasında bunu yapamadıkları için oruçlarını açarken yarım saat ara ile yemek yemeleri gerekmektedir.
2 Yine şeker hastalarının kan şekerlerini dengelemeleri için karbonhidratlı yiyeceklerin yanında mutlaka proteinli bir yiyeceği de tüketmeleri gerekir.
3 Eğer bir şeker hastası tatlı yemek istiyorsa; tatlıyı orucu açtıktan iki saat sonra yemeli ve yanında mutlaka bir bardak süt içmelidir.
4 Şeker ve tansiyon hastaları ilaçlarını saatinde ve düzenli almalıdır.
5 Hem şeker hastaları hem de tansiyon hastaları iftardan sonra 1.5 lt su, sahurda ise bir litre su içmelidir.
6 Tansiyon hastalarının özellikle dikkat etmesi gereken konu, birdenbire bütün yemekleri yemekten kaçınmalarıdır. Yavaş yavaş ve dinlenerek yemelidirler.
7 Pilav veya makarna iftarda yoğurtla birlikte yenilmeli ve sıklığı haftada iki defa olmalıdır.

ACIKIRIM KORKUSUYLA TIKA BASA YEMEYİN!
* Ramazan'da nasıl yemek yenmesini öneriyorsunuz?
Ramazan'da öğünlerin sayısının azalması, metabolizmayı olumsuz etkiliyor. Bu nedenle özellikle kalp sağlığı açısından iftarda 'acıktım', sahurda 'acıkırım' korkusu ile tıka basa yemek, mide ve kalbe baskı yapıyor, kişi de zarar görüyor. Bu nedenle iftara önce bir kase çorba ile başlanmalı. Bir kase komposto veya sütlü tatlı yenmeli teravih namazına gidip, döndükten sonra tamamlayıcı hafif bir yemek tercih edilmelidir. Sahurda mümkün olduğu kadar tuzlu ve tatlı olmayan yemekler seçilmeli. Bu şekilde üç öğün yemek yenmiş olacak ve vücut olumsuz etkilenmeyecektir.

* Sahurda içilen çay ve kahveyi nasıl değerlendiriyorsunuz?
Çay; idrar söktürücü olduğu için gün içindeki susuzluğunuzu artırabilir. İftarda bol bol çay içebilirsiniz ancak sahurda çok çay ve kahve içmek gün içerisinde susamanıza neden olur.

AĞIR İŞÇİLER SAHURDA BOL BOL SIVI TÜKETMELİ!
Memorial Etiler Tıp Merkezi Dahiliye Bölümü'nden Uzman Dr. Murat Görgülü, sıcak havalarda oruç tutarken sağlıklı kalmak için şu önerilerde bulundu:
-Yaz aylarında oruç tutarken bazı hasta gruplarının da özel olarak dikkat etmesi gereken durumlar vardır. Yüksek tansiyon ve kronik rahatsızlığı olan hastalar; kalp ve böbrek sorunuyla uğraşanlar sıcak havalarda mutlaka doktorlarına danışarak oruç tutmalı; beslenme düzenlerinde büyük değişiklik yapmamalı ve ilaçlarını aksatmamalıdırlar. Sıcak hava ve sıvı kaybı nedeniyle bu tip hastaların genel durumlarında ve metabolik değerlerinde bozulma olabilir. Yine çok yaşlı kişilerin de sıvı kaybı ve sıcağa daha duyarlı oldukları unutulmamalıdır. Bu tip kişilerin oruç tutmaya başlamadan önce doktor kontrolünden geçmeleri önemli bir husustur.

-Yaz aylarında özellikle açık havada çalışan ağır işçilerin mutlaka sahura kalkarak sıvı almaları, dengeli beslenmeleri gerekmektedir. Güneşin dik olduğu öğle vakitlerinde ve her 1-2 saatte bir mola verilip dinlenilmesi, serin bir bölgede bulunulması çok önemlidir.


KALP YETMEZLİĞİNİN BELİRTİLERİ VE ÖNLEMLER-Bingür SÖNMEZ

Yastık sayısına dikkat!

Kalbin vücuda yeterince kan pompalayamaması olan kalp yetmezliğinin tipik belirtileri var. Kesik kesik nefes alma, gece nefes darlığıyla uyanma, bacaklarda ve karında şişlik. Yüksek yastıkta uyuma ihtiyacı da kalp belirtisi.

Kalp yetmezliği nedir?

Prof. Dr. Bingür Sönmez: Kalbin bir de pompası var. Bu pompa diğer organlara ve dokulara kan gönderir. Eğer pompa güçsüz düşer ve yeteri kadar kan pompalayamazsa ortaya kalp yetmezliği çıkar. Yeteri kadar kan pompalanamaması kalp damarlarındaki darlık, kalp krizi, çarpıntılar, yüksek tansiyon gibi nedenlerle ortaya çıkabilir. Ama hiçbir neden olmasa da, her şey normalken, birdenbire kalp adalesinde bir güçsüzlük oluşabilir. Sonuçta kalp boşlukları gittikçe büyür ve kalp yetmezliği gelişir. Buna kardiyomiyopati diyoruz. Bu hastalık çoğunlukla geçirilmiş viral enfeksiyonlardan sonra olur.

Kalp yetmezliğinin belirtileri neler?

Prof. Dr. Bingür Sönmez: Çabuk yorulma, nefes darlığı, kesik kesik nefes alma, göğüs ağrısı ve çarpıntı en önemli belirtileridir. Hasta özellikle şunu belirtir: "Ben merdiven çıkarken yorulmazdım, şimdi 2'nci kata çıkarken yoruluyorum." Daha ileri safhada hasta yataktayken nefes darlığı gelir. Bu artık son aşamadır. Özellikle hastaya şu soruyu yöneltiriz: "Gece nefes darlığıyla uyanıyor musun?" Yanıt "Evet" ise bu artık kalp yetmezliğinin en ileri safhasıdır. Hasta gece korkuyla uyanır, camı pencereyi açmaya kalkar. Hatta bazen hiç yatamaz. Alçak yastıkta nefes darlığı arttığı için başının altına koyduğu yastık sayışını arttırır. Eskiden bir yastık koyarken son zamanlarda "2 yastıksız uyuyamıyorum" diyorsanız, bilin ki ilerledi. Hastalar bazen hiç uyuyamayacak kadar kötüleşir, sadece yatağın kenarına otururlar. Kalp yetmezliğinin önemli bir belirtisi de bacaklarda, karın ve akciğer boşluğunda su toplamasıdır. Bu su toplaması 10-15 kiloya kadar ulaşabilir.

Kalp yetmezliği nasıl tedavi ediliyor?

Prof. Dr. Bingür Sönmez: Sebebe yönelik tedavi yapmamız lazım. Önce tıbbi tedavi yapıyoruz. Bunun için idrar söktürücü ilaçlarla kalbin yükünü azaltıyoruz. Çünkü kalp yetmezliği hastalarında böbrek fonksiyonları bozulduğu için tuz tutulması olur. Tuz su tutar. Mesela bazen serviste gözümüzün önünde 1 haftada 25 kilo alan hastalar var. Aslında bu kilo değil, inanılmaz bir su tutulmasıdır. Bu da hastada ciddi kalp yetmezliği, nefes darlığı, çarpıntı, uyurken korku ve panikle uyanma gibi şikâyetlere neden olur. İşte bu sırada hemen idrar söktürücüler kullanmak zorundayız. 12-15 litreye çıkan kanı hemen 7 litreye indirmemiz gerekir. Kalp yetmezliğinde eğer sorunun kaynağında kapak problemi varsa, mutlaka kapakları değiştirmeliyiz. Ya da kalpte bir balon nedeniyle kalp yetmezliği oluşmuşsa bu sorunu gideririz. Bazı hastalarda kalp nakli zorunlu olabilir.

Kalp nakilleri zor yapılan ameliyatlar mıdır?

Prof. Dr. Bingür Sönmez: Hayır, ameliyatlar kolay ama sonrasında takibi çok zor. Çünkü ortaya hastaneye bağımlı bir hasta çıkıyor. Şu anda yılda 10-12 kalp nakli yapılabiliyor. Ama yıllık ihtiyaç 250 civarında. En büyük sorun, verici ayrıca ekonomik açıdan da çok fazla yük getiriyor. Kalp naklinde bir diğer sorun da kalbin kısa bir süre içinde nakledilme zorunluluğu. Mesela böbrek 48 saat kadar saklanabilir ama kalbin 3-4 saat içinde nakledilmesi lazım.


Yumurta iktidarsızlıkta da etkili-Bingür SÖNMEZ

Kalp Cerrahı Prof. Dr. Bingür Sönmez, “Protein bakımından son derece zengin olan yumurta insanlığın devamı için vazgeçilmez bir gıda” dedi

Yumurta Üreticileri Merkez Birliği ve Hastavuk A.Ş. işbirliği ile Antalya'da düzenlenen ‘Global Ekonomide Türk Yumurtacı Sektörünün Yeri’ başlıklı panelde konuşan Prof.Dr. Bingür Sönmez, yumurtanın sanıldığı gibi kolesterol deposu olmadığını dile getirdi. Prof. Dr. Bingür SÖNMEZ, “Yumurta asla kolesterol bombası değildir. Ama biz yüzde 100 protein içeren bir gıdayı insanlardan yıllarca mahrum ettik. Son yapılan bilimsel araştırmalara göre açık kalp ameliyatı olan kişilerin bile yumurta yemesinde hiçbir sakınca olmadığı bildiriliyor” diye konuştu.

‘İKTİDARSIZLIKTA ETKİLİ’

Yumurtanın sağlık açısından gerekli bir gıda olduğunun altını çizen Prof. Dr. Sönmez, ‘Önemli bir protein kaynağı olan yumurtanın kalp sağlığı açısından hiçbir zararı olmadığı ispatlanmış durumda. Son dönemde hızla artan Alzheimer, görme bozuklukları, psikolojik rahatsızlıklar ve cinsel yetersizliklerin büyük bölümünün de protein eksikliğinden kaynaklandığı saplanmıştır. Bu nedenle yumurta insanlığın devamı için vazgeçilmez bir gıda” dedi.

‘BENİ KISKANIYORLAR’

Prof. Dr. Bingür SÖNMEZ, bilimsel araştırmalar sonucu ortaya çıkan araştırmalara rağmen kardiyologların yumurta konusunda sessiz kaldığını kaydetti. Prof. Dr. Bingür SÖNMEZ, “Kardiyologların bu konuda sessiz kalması mesleki kıskançlıktan öte bir şey değil. Aldıkları tavır tamamen gayri bilimsel bir davranış.

Yıllarca hiç konuşmayan kardiyologlar ben olayı yüksek sesle telaffuz ettiğimde bana tepki gösterdi. Ben bir şey keşfetmedim, bunu literatürden çıkardım. Kimse de çıkıp ‘Sen yanlış söylüyorsun’ demedi. Ama bu açıklamaları yaparken bu kadar saldırıya uğrayacağımı hiç düşünmemiştim” diye konuştu.


KALBİNİZ İÇİN-Bingür SÖNMEZ

Kalp hastası olmamak, hastalığı en az zararla atlatmak için uyulması gereken bazı temel kurallar var. Kişinin kendisi ve çevresi bu kurallara bağlı olmalı.

KALP HASTASI OLMAMAK İÇİN :

1. Sağlıklı beslenmeye çocuk yaşlarda başlayın.
2. Boy -kilo oranına çok dikkat edin.
3. Kadınlar, menopozunuzu mutlaka geciktirin.
4. Fizik aktivitenizi arttırın, tembellik ve aşırı stresten uzak durun.
5. İs ve meslek konusunda beceri ve olanaklarınızı zorlamayın.
6. 20 yasından sonra hiç olmazsa bir kez; kan yağları (kolesterol, trigliserid, HDL, LDL), Lp(a), homosistein ve HS- CRP kontrolü yaptırın.
7. Aile hikayenizde erken kalp hastalığı varsa, diyabet, yüksek tan-siyon hastası iseniz 30, değilseniz 40 yaşından sonra her yıl kan yağları (kolesterol, trigliserid, HDL, LDL), Lp(a), homosistein kontrolü ve efor testi yaptırın.
8. Kendinizle, yaşamla, ailenizle, eşinizle, dostlarınızla barışık
olun, A tipi (çabuk karar veren, hırslı, kavgacı, acele hareket eden) kişiliğiniz varsa yavaşlayın.
9. Sigara İçmeyin.
10. Hastalığınızı, aileniz veya çevrenizle ilgili sorunlarınızı bir Liyezon Psikiyatri uzmanı ile görüşün.

KALP HASTASI OLANLAR İÇİN:

1. SİGARA İÇMEYİN, sigara içilen ortamda bile bulunmayın.
2. Düzenli olarak bir kardiyologun kontrolüne girin.
3. Tedaviniz ilaç, balon veya ameliyat olabilir. Hepsinin olumlu, olumsuz yanlarını, uzun dönem sonuçlarını doktorunuzla tartışın.
4. Abartılmış fizik aktivitelerden kaçının.
5. Devamlı kullanmanız gereken ilaçlarınızı ihmal etmeyin, özellikle yüksek tansiyon ilaçlarınızın yedeğini bulundurun.
6. Kan yağlarınızı 3 ayda bir kontrol ettirerek, tahlil raporunda yazan normal sınırın altında tutun.
7. Kan yağlarınızı kontrol için diyetin yetmediği durumlarda sürekli ilaç kullanın.
8. Aile ve sosyal yaşamınızı bir kez daha gözden geçirip hayatınız-daki olumsuzlukları en aza indirin.
9. Hastalığınız için ailenizi ve çevrenizi suçlamayın, sorunlarınız için bir Liyezon Psikiyatri uzmanından yardım alın.

KALP HASTASI OLAN AİLELER İÇİN:

1. Hiçbir zaman onu hasta olduğu için suçlamayın.
2. Tetkik ve tedavinin her aşamasında onu destekleyin, teşvik edin.
3. Hastalığın oluşmasında kendinizi de hatalı buluyorsanız, bunu abartılı şekilde telafi etme telaşına girmeyin.
4. Hasta olan babanız, anneniz veya kardeşiniz için mutlaka kan yağları (kolesterol, trigliserid, HDL, LDL), Lp(a), homosistein ve HS- CRP kontrolü ve efor testi yaptırın.
5. Diyetinde bir aile programı olması gerektiğini aklınızda tutun.
6. İlaçlarını ve kontrol günlerini yakından takip etmenizin ona yaşama sarılma ve güven duygusu vereceğini unutmayın.
7. Bu hastalığın ekip çalışmasıyla yenilebileceğine inanın.
8. Hastanızı yardımcı olabilmek için siz de SİGARA İÇMEYİN.
9. Hastanızla iyi bir iletişim için bir Liyezon Psikiyatri uzmanından yardım isteyin.


DOYMUŞ YAĞLAR DOYMAYA ENGEL-Mehmet ÖZ

"Yiyorum yiyorum doymuyorum!" cümlesinin sorumlusu doymuş yağlardır! Çünkü onlar tokluk hissinizi engeller... Sofradan "Doydum" diyerek kalkmak içinse 'doymamış yağ' yemeniz gerekir.

Bu yağlı cheeseburger kaloriyle yüklü ama en azından açlığınızı kesiyor, öyle değil mi? Tam olarak değil! Aynı kaloriye sahip olsa da düşük yağ içeren yemeklerle kıyaslandığında 'yağ ziyafeti' kıvamındaki bu yiyecekler tuhaf bir şeye yol açar... Vücudunuzun, iştahınızı kesmeye yarayan leptin hormonunu salgılamasına engel olur. Yani kendinizi tok hissetmezsiniz. Göbekleri şişiren, damarları yaşlandıran doymuş yağlar, 'dört ayaklı' kaynaklardan gelir... Yağlı kırmızı et, tereyağı, yağlı peynirler ve diğer tam yağlı süt ürünleri... (Bu arada, trans yağlar da aynı derecede kötüdür) Doymuş yağlar, nadiren palmiye ve hindistan cevizi yağı gibi bitkisel gıdalarda görülür.

DOKULARI ONARIYORLAR

Vücudunuzun yağ hücrelerinde saklanan leptini salgılamasına yardımcı olmak için doymamış yağ içeren besinleri tüketmeniz gerekir. Özellikle ceviz, avokado, zeytin, çeşitli tohumlar, kanola yağı başta olmak üzere bitkisel yağlar, birçok balık ve deniz yosunları doymamış yağ açısından zengindir. Yağdan tamamen kaçınmak da istemeyiz... Enerji sağlamak, vücutta bazı besinlerin emilimini gerçekleştirmek ve dokuları onarmak için yağa ihtiyaç vardır. Ilımlı miktardaki sağlıklı yağ, kalp krizi riskini de düşürür. Ayrıca leptinin bir numaralı görevini yani 'size aç olmadığınızı söyleme' görevini de yerine getirmesini sağlamak gerekir...

BELİNİZ İNCE KALSIN

Doymuş yağlardan uzak dururken bel kalınlığınızı korumak için de şunları yapmalısınız:

* Alkol tüketiminizi kontrol altında tutun: Alkol, leptinin görevini engeller ama masanın üzerine çıkıp dans etmenize ya da eski sevgilinizi aramanıza yol açar!

* Her gün 30 dakika yürüyün ve biraz kas yapın: Bazen leptin, işlevini gerektiği gibi göremez ve hücreleriniz onun mesajlarına cevap vermeyi keser. Egzersiz yaparsanız, hücreleriniz tekrar leptine karşı duyarlı hale gelir.


BELİNİZİ İNCELTME SIRLARI-Mehmet ÖZ

Temel bel ölçüsüyle başlıyor. Birçoğumuz kilolara kafamızı takarız ama aslında önemli olan bel ölçüsüdür. Çünkü, bel ölçünüz genel sağlığınız açısından en iyi ve tek göstergedir. Bel ölçüsü kontrolü programınızın işe yaraması için, ne kadar çok yediğinizi veya yemediğinizi asla düşünmeyeceğiniz pratik bir plana ihtiyacınız var.

Nasıl bir egzersiz programı olmalı?

'SİZ Egzersiz'in bir parçası olan, son derece basit ama bir o kadar da etkili egzersizimi bir deneyin. 'Görünmez sandalye' adını verdiğim bu egzersizi herkes yapabilir. Basit ve çok etkilidir. Bütün bacağı güçlendirir. Sırtınızı bir duvara dayayarak sandalyeye oturur gibi havada oturun (sandalye olmadan!) ve avuçlarınızı dizlerinize dayayın.

İşiniz bittiğinde kolayca ayağa kalkabilmek için bu hareketi tutunabileceğiniz bir mobilyanın yanında yapın. Topuklarınızı dizlerinizin tam altında, 90 derecelik açıyla tutun; omuzlarınız arkaya kıvrılmalı, başınız duvara dayanmalı. Bu şekilde olabildiğince uzun süre durun ve her seferinde süreyi 2 dakika artırmaya çalışın. Yüz kaslarınızı gevşetin ve yavaş nefes alıp verin.

Öğün öncesinde yağ yiyin

Eğer öğüne başlamadan önce az miktarda doğru türde yağlardan alırsanız, beyninize doyduğunuz sinyalini göndererek hormon sisteminizi kandırabilirsiniz. Öğünden 20 dakika önce bir parça yağ yerseniz,

Prensipler neler?

Diyetimin temeli bel ölçüsüyle başlıyor. Birçoğumuz kilolara kafamızı takarız ama aslında önemli olan bel ölçüsüdür. Çünkü, bel ölçünüz genel sağlığınız açısından en iyi ve tek göstergedir. Bel ölçüsü kontrolü programınızın işe yaraması için, ne kadar çok yediğinizi veya yemediğinizi asla düşünmeyeceğiniz pratik bir plana ihtiyacınız var.

Çalışanların uygulaması kolay

Yeme sisteminizi otomatikleştirirseniz kolay. İşte sizler için ailemle birlikte her sabah yediğimiz kahvaltının tarifi; 5 dakikada hazırlanabilen tipik bir tarif ki ben buna 'sihirli kahvaltı bombası' adını veriyorum:

- 2 kişilik, kişi başına 136 kalori

- 1 kaşık (1/3 fincan) soya proteini

- 1/2 çorba kaşığı keten tohumu yağı

- 1/n fincan donmuş çay üzümü

- 1 büyük boy muz (veya hangi meyveyi seviyorsanız)

- 1/2 çorba kaşığı elma suyu konsantresi veya bal

- 30 gram buzlu su ve eğer isterseniz, vitamin tozları

Tüm bunların hepsini bir blendere koyun ve istediğiniz kıvama gelinceye kadar karıştırın.

'SİZ Egzersiz'in bir parçası olan, son derece basit ama bir o kadar da etkili egzersizimi bir deneyin. 'Görünmez sandalye' adını verdiğim bu egzersizi herkes yapabilir. Basit ve çok etkilidir. Bütün bacağı güçlendirir. Sırtınızı bir duvara dayayarak sandalyeye oturur gibi havada oturun (sandalye olmadan!) ve avuçlarınızı dizlerinize dayayın.

İşiniz bittiğinde kolayca ayağa kalkabilmek için bu hareketi tutunabileceğiniz bir mobilyanın yanında yapın. Topuklarınızı dizlerinizin tam altında, 90 derecelik açıyla tutun; omuzlarınız arkaya kıvrılmalı, başınız duvara dayanmalı. Bu şekilde olabildiğince uzun süre durun ve her seferinde süreyi 2 dakika artırmaya çalışın. Yüz kaslarınızı gevşetin ve yavaş nefes alıp verin.

Neden çoğu diyet başarısızlıkla sonuçlanıyor?

Çoğu insan doğrusal bir zihin yapısına sahiptir. Şöyle düşünürler; eğer biraz iyiyse, daha fazla daha iyidir. Ama sağlıklı beden, genellikle doğrusal değildir. Günde 100 kalori daha az alırsanız, her ay yarım kilo verirsiniz ve bir etki görmezsiniz. Ama günde 100 kalori daha az alırsanız (daha fazlası daha iyi değil mi?) muhtemelen yoyo diyetine girersiniz ve verdiğiniz kiloları geri alırsınız. Bunun nedeni, açlığın metabolizmayı yavaşlatmasıdır.

Aynı zamanda karbonhidrat metabolizmanız da yavaşlar. Dolayısıyla, sonunda elinize bir şeker çubuğu geçirdiğinizde, aldığınız kalori çabucak yağa dönüşür.

Stres şişmanlatıyor mu?

Göbek yağı (omentum) özellikle stresle artar ve stres hormon alıcıları vardır; dolayısıyla bel ölçünüz, bedensel stresiniz açısından en iyi göstergedir. Stresle ve bel ölçüsüyle başa çıkmak, büyük ölçüde vücudunuzdaki iltihaplanma seviyeleriyle başa çıkmak demektir. Omega-3 yağ asidi, karaciğerlerimizde iltihaplanmaları önleyen proteinleri (PPAR denir) harekete geçirir ve böylece biyolojimiz obezlikten kaynaklanan iltihaplanmaları gidermede daha etkili olur.

Bu, fazla kilolardan kaynaklanan hastalıklardan uzak durmamızı sağlar. Aynı sağlıklı yağlar, açlık hissi uyandıran 'grelin' hormonu saklar. Yapay yağlar tam aksi etki yapar ve 'nfKB'yi (hücresel seviyede iltihaplanmalar için en önemli etken) uyarır ve çok zararlı bir etki yaratır.

Tartılmak yerine belinizi ölçün

Bazı insanlar, televizyon programlarının sadece akşamları yayınlandığı günlerden beri basküle çıkmamıştır. Bu sorun değil. Bizim için kilonuzu bilmeniz önemli değil; ama yine de bu programda ilerlemek istiyorsanız hemen gidin tartılın. İhtiyacınız olan tek şey bir mezura. Göbek deliğinizin hizasından bel çevrenizi ölçün ve bulduğunuz rakamı yazın. İdeal sağlık göstergesi olarak, kadınlar için ideal bel ölçüsü 82 santimdir. Eğer 93 santimi geçerseniz, sağlık riskiniz artar. Erkekler için ideal ölçü ise 88.5 santimdir. 101 santimden yukarısı sağlık riski demektir.


GENCLİK İKSİRİ-Mehmet ÖZ

Dr.Mehmet Öz, gençlik iksirini açıkladı

Ünlü kalp doktoru Mehmet Öz, ABD'de Oprah Winfrey'in şovunda ömrü uzatan gençlik iksirini açıkladı.

ABD'de yaşayan ünlü Türk kalp cerrahı Prof. Mehmet Öz'ün hazırladığı "yeşil içecek" Amerika'da moda oldu.
Ünlü talk şovcu Oprah Winfrey'in programında, formülü kendisine ait "gençlik iksiri" adını verdiği içeceği tanıtan ünlü doktora, binlerce mail geldi. Yazdığı diyet kitapları Amerika'da satış rekorları kıran Prof. Öz'ün sağlık iksiri, Oprah Winfrey beğenip önerdikten sonra bir anda en popüler içecekler arasında yerini aldı. Oprah Winfrey'in programına katılıp evde bu karışımı hazırlamak isteyenlere Mehmet ÖZ’ ün “gençlik iksiri”, Günde 3-4 bardak içilmesi önerilen, doping etkisi yapan, kilo aldırmayan ve uzun bir yaşam sürmeyi sağlayan formül anti-aging ilacı olarak da kabul ediliyor.

Sekiz farklı sebzeyle hazırlanan karışım, bağışıklık sistemini kuvvetlendiriyor, içindeki anti oksidanlar uzun ve genç bir hayat sürmeye destek oluyor. Çoluk çocuk herkes tarafından tüketilebiliyor. Diyet yapanlara bu karışım yardım ediyor, beslenme ihtiyaçlarını sağlıyor. Prof. Dr. Mehmet Öz "Aslında amacım dünyadaki ev kadınlarını eğitmek. Çünkü, onlar çocuklarına, eşlerine bakıyor. Kadınları eğiterek toplumun geneline sağlık bilinci kazandırmak mümkün" diyor

Nasıl hazırlanıyor?

* 2 kâse ıspanak (İyiceyıkayıp karışımın içine çiğ olarak koyabilirsiniz).
* 2 salatalık.
* 1 kereviz.
* Dörtte bir çay kaşığızencefil kökü.
* Maydanoz.
* İki elma.
* 1 tutam ıhlamur.
* Yarım limon

Bu sebzeleri karıştırıp,suyunu çıkardıktan sonragünde 3-4 bardak için.


BEL ÖLCÜSÜ-Mehmet ÖZ

Temel bel ölçüsüyle başlıyor. Bir çoğumuz kilolara kafamızı takarız ama aslında önemli olan bel ölçüsüdür. Çünkü, bel ölçünüz genel sağlığınız açısından en iyi ve tek göstergedir. Bel ölçüsü kontrolü programınızın işe yaraması için, ne kadar çok yediğinizi veya yemediğinizi asla düşünmeyeceğiniz pratik bir plana ihtiyacınız var.

Nasıl bir egzersiz programı olmalı?

'SİZ Egzersiz'in bir parçası olan, son derece Mehmet ÖZbasit ama bir o kadar da etkili egzersizimi bir deneyin. 'Görünmez sandalye' adını verdiğim bu egzersizi herkes yapabilir. Basit ve çok etkilidir. Bütün bacağı güçlendirir. Sırtınızı bir duvara dayayarak sandalyeye oturur gibi havada oturun (sandalye olmadan!) ve avuçlarınızı dizlerinize dayayın.

İşiniz bittiğinde kolayca ayağa kalkabilmek için bu hareketi tutunabileceğiniz bir mobilyanın yanında yapın. Topuklarınızı dizlerinizin tam altında, 90 derecelik açıyla tutun; omuzlarınız arkaya kıvrılmalı, başınız duvara dayanmalı. Bu şekilde olabildiğince uzun süre durun ve her seferinde süreyi 2 dakika artırmaya çalışın. Yüz kaslarınızı gevşetin ve yavaş nefes alıp verin.

Öğün öncesinde yağ yiyin

Eğer öğüne başlamadan önce az miktarda doğru türde yağlardan alırsanız, beyninize doyduğunuz sinyalini göndererek hormon sisteminizi kandırabilirsiniz. Öğünden 20 dakika önce bir parça yağ yerseniz,

Prensipler neler?

Diyetimin temeli bel ölçüsüyle başlıyor. Birçoğumuz kilolara kafamızı takarız ama aslında önemli olan bel ölçüsüdür. Çünkü, bel ölçünüz genel sağlığınız açısından en iyi ve tek göstergedir. Bel ölçüsü kontrolü programınızın işe yaraması için, ne kadar çok yediğinizi veya yemediğinizi asla düşünmeyeceğiniz pratik bir plana ihtiyacınız var.

Çalışanların uygulaması kolay

Yeme sisteminizi otomatikleştirirseniz kolay. İşte sizler için ailemle birlikte her sabah yediğimiz kahvaltının tarifi; 5 dakikada hazırlanabilen tipik bir tarif ki ben buna 'sihirli kahvaltı bombası' adını veriyorum:

- 2 kişilik, kişi başına 136 kalori

- 1 kaşık (1/3 fincan) soya proteini

- 1/2 çorba kaşığı keten tohumu yağı

- 1/n fincan donmuş çay üzümü

- 1 büyük boy muz (veya hangi meyveyi seviyorsanız)

- 1/2 çorba kaşığı elma suyu konsantresi veya bal

- 30 gram buzlu su ve eğer isterseniz, vitamin tozları

Tüm bunların hepsini bir blendere koyun ve istediğiniz kıvama gelinceye kadar karıştırın.

'SİZ Egzersiz'in bir parçası olan, son derece basit ama bir o kadar da etkili egzersizimi bir deneyin. 'Görünmez sandalye' adını verdiğim bu egzersizi herkes yapabilir. Basit ve çok etkilidir. Bütün bacağı güçlendirir. Sırtınızı bir duvara dayayarak sandalyeye oturur gibi havada oturun (sandalye olmadan!) ve avuçlarınızı dizlerinize dayayın.

İşiniz bittiğinde kolayca ayağa kalkabilmek için bu hareketi tutunabileceğiniz bir mobilyanın yanında yapın. Topuklarınızı dizlerinizin tam altında, 90 derecelik açıyla tutun; omuzlarınız arkaya kıvrılmalı, başınız duvara dayanmalı. Bu şekilde olabildiğince uzun süre durun ve her seferinde süreyi 2 dakika artırmaya çalışın. Yüz kaslarınızı gevşetin ve yavaş nefes alıp verin.

Neden çoğu diyet başarısızlıkla sonuçlanıyor?

Çoğu insan doğrusal bir zihin yapısına sahiptir. Şöyle düşünürler; eğer biraz iyiyse, daha fazla daha iyidir. Ama sağlıklı beden, genellikle doğrusal değildir. Günde 100 kalori daha az alırsanız, her ay yarım kilo verirsiniz ve bir etki görmezsiniz. Ama günde 100 kalori daha az alırsanız (daha fazlası daha iyi değil mi?) muhtemelen yoyo diyetine girersiniz ve verdiğiniz kiloları geri alırsınız. Bunun nedeni, açlığın metabolizmayı yavaşlatmasıdır.

Aynı zamanda karbonhidrat metabolizmanız da yavaşlar. Dolayısıyla, sonunda elinize bir şeker çubuğu geçirdiğinizde, aldığınız kalori çabucak yağa dönüşür.

Stres şişmanlatıyor mu?

Göbek yağı (omentum) özellikle stresle artar ve stres hormon alıcıları vardır; dolayısıyla bel ölçünüz, bedensel stresiniz açısından en iyi göstergedir. Stresle ve bel ölçüsüyle başa çıkmak, büyük ölçüde vücudunuzdaki iltihaplanma seviyeleriyle başa çıkmak demektir. Omega-3 yağ asidi, karaciğerlerimizde iltihaplanmaları önleyen proteinleri (PPAR denir) harekete geçirir ve böylece biyolojimiz obezlikten kaynaklanan iltihaplanmaları gidermede daha etkili olur.

Bu, fazla kilolardan kaynaklanan hastalıklardan uzak durmamızı sağlar. Aynı sağlıklı yağlar, açlık hissi uyandıran 'grelin' hormonu saklar. Yapay yağlar tam aksi etki yapar ve 'nfKB'yi (hücresel seviyede iltihaplanmalar için en önemli etken) uyarır ve çok zararlı bir etki yaratır.

Tartılmak yerine belinizi ölçün

Bazı insanlar, televizyon programlarının sadece akşamları yayınlandığı günlerden beri basküle çıkmamıştır. Bu sorun değil. Bizim için kilonuzu bilmeniz önemli değil; ama yine de bu programda ilerlemek istiyorsanız hemen gidin tartılın. İhtiyacınız olan tek şey bir mezura. Göbek deliğinizin hizasından bel çevrenizi ölçün ve bulduğunuz rakamı yazın. İdeal sağlık göstergesi olarak, kadınlar için ideal bel ölçüsü 82 santimdir. Eğer 93 santimi geçerseniz, sağlık riskiniz artar. Erkekler için ideal ölçü ise 88.5 santimdir. 101 santimden yukarısı sağlık riski demektir.


Dr. Mehmet ÖZ'den Gençleşmenin 12 FORMÜLÜ

VİTAMİNLERİNİZİ ALIN
Düzenli olarak B6, C, D, E vitamini, kalsiyum ve folat alın.

SİGARAYI BIRAKIN
Sigara sizi 8 yaş, yaşlı gösterir.

TANSİYONUNUZU ÖĞRENİN
Düşük kan basıncına sahip bir kişi, yüksek kan basıncına sahip bir kişiden 25 yaş kadar daha sağlıklıdır.

STRESİ AZALTIN
Sağlam sosyal ilişkiler kurarak ve stres azaltma stratejilerinden yararlanarak, stresten mümkün olduğunca uzaklaşın.

DİŞ İPİ KULLANIN
Diş ipi kullanmak ve dişlerinizi düzenli olarak fırçalamak son derece önemlidir. Unutmayın ki; sağlık ağızdan başlar.

EGZERSİZ YAPIN
Biraz egzersiz mesela günde 2 kez 20 dakikalık yürüyüş, sağlığınızı olumlu etkiler.

EMNİYET KEMERİ KULLANIN
Emniyet kemeri kullanma alışkanlığı edinin ve her zaman hız sınırının 10 km/saat altında araç kullanın.

LİFLİ GIDA TÜKETİN
Erkeklerin günde 25 gramdan daha fazla lif tüketmeleri gerekir.

SAĞLIĞINIZI TAKİP EDİN
Sağlığı ile ilgili gelişmeleri titizlikle izleyen, tedavi ve bakım konusunda standartlarını her zaman yüksek tutan kişiler; daha genç kalabilirler.

SAĞLIKLI GENÇLEŞME PLANI YAPIN
Tüm yaşamınızı göz önüne aldığınızda, yaşamınızın bundan sonraki her gününü daha genç ve en uzun sürede yaşamanız için yüksek enerjili olun.

BOL BOL GÜLÜN
Kahkaha stresi azaltır ve bağışıklık sistemini destekler.

HEP ÖĞRENCİ KALIN
Yaşamınız boyunca entelektüel faaliyetlerden uzak kalmayın.


SAĞLIKLI BEYİN İÇİN-Mehmet ÖZ

Sağlıklı bir beyne sahip olmak için 5 önemli tavsiye:

1. Günde 1000 IU D Vitamini alın.
2. Her yıl düzenli grip aşısı yaptırın.
3. Günde 30 dakika yürüyüş yapın.
4. Uyku düzeninizi kötü etkilemiyorsa her gün 6 fincana kadar kahve içebilirsiniz.
5. Curcumin tüketin. (1 gr Zerdeçalda 10mg bulunur, köri sosu içeren birçok yemekte ve çoğu marka hardalda bulunur)
Not: Bu listeyi alın ve buzdolabınızın üzerine yapıştırın. Bu listeye uyduğunuz takdirde bir daha hiçbir listeye ihtiyacınız olmayacak.


KANSER FİLMLERİ ZARARLI MI-Mehmet ÖZ

Kanser filmleri yarardan çok zarar mı sağlar?
Kanser teşhisi için kullanılan pek çok tarama yöntemi fayda sağlasa da; yaşlı hastaları bu yöntemle bir süreliğine de olsa radyasyona maruz bırakmanın doğruluğu hâlâ tartışılıyor!

Birçok insan için 'kanser filmi' çektirmek fikri çok açıktır; "Çektir gitsin" derler...
Fakat geçtiğimiz yaz ABD Hükümeti için araştırma yapan bir grup, 75 yaş üstü erkeklere prostat kanseri için film çektirmemelerini tavsiye etti. Çünkü yapılan testlerin bu hastaların hayatlarını uzatmadığı hatta bazı zararlar verdiğini belirlemişti. Ayrıca, 80 üstü kadınların çektirdiği mamografi de sorgulanmaya başlandı. Sırada da kolon kanseri taramaları vardı... Bazı uzmanlar, 85 yaş üstündekilerin bu filmi çektirmemesi gerektiği fikrini savundu.

RADYASYON İÇERİYOR
Yıllarca bizi kanserin erken teşhisi için 'yönlendirdikleri' filmlerin yan etkileri şöyle sıralandı:
Zarar verebilir: Röntgen ışını ve mamogramlar, kanser riskini artıran radyasyon içerir. Örneğin; eğer tüm vücudunuzu 'CT taraması'ndan (Tomografiyi de kapsayan bir görüntüleme yöntemi) geçirip, 24 yıl boyunca yılda bir kere şüpheli bir lezyonun takibini yaptırırsanız; bu işlem yüzde 4 oranında kansere yakalanma riski doğurur.

Genellikle yanlıştır: Kanser testleri, çoğunlukla yanlış 'pozitif' çıkıyor. Yani aslında olmayan bir kanserin var olduğunu söylüyor. Bu da risk taşıyan daha birçok teste maruz kalacağınız anlamına geliyor.
Teşhis işe yaramayabilir: Eğer kansere yakalanmadan 80'li yaşlarınıza ulaştıysanız, bundan sonra bedeninizin ölümcül bir tümör geliştirme ihtimali düşüktür. Eğer olursa bile bunu tedavi etmek ömrünüzü uzatmayabilir.

Odaklanmanızı önleyebilir: Eğer yaşlıysanız; kalp hastalığı ve diyabet gibi problemler, yeni teşhis edilmiş bir kanserden çok daha önemlidir. Onun için kanser yerine bu problemleri kontrol altında tutmaya konsantre olun.

Pahalıdır: Genel olarak yaşlı insanlara kanser testi yaptırmak çok pahalıdır ve yararı da çok azdır.
Doktorunuzdan, genel hastalar için değil size özel düzenlenmiş bir kanser tarama programı çıkarmasını isteyin. Onun tavsiye ettiği tetkikleri es geçmeyin.

Herhangi bir kanser testini programlamadan önce şunları sorun: Kaç yıl yaşamayı ummalıyım ve bu süre boyunca hangisi bana daha çok zarar verir? Bu kanser testleri ve tedavi mi, yoksa tedavi edilmeyen kanser mi?

Yaşınıza güvenmeyin: Biz sağlık testlerimizi, takvim değil beden yaşımıza göre programlıyoruz. Örneğin Dr. Mike'ın takvim yaşı 62 ama fitness seviyesi, kan testleri ve bazı değişkenlere göre beden yaşı 43! (Kendi beden yaşınızı, RealAge.com adresli internet sitesinden bulabilirsiniz.) 75 yaşına geldiğimizde Dr. Mike'ın da, benim de beden yaşımızın 55 olacağını tahmin ediyoruz. Bu nedenle taramalarımızı, 75 yaş için önerilen yeni şeylerin yanı sıra 55 yaş için önerilen şekilde yapacağız.

Kanseriniz varmış gibi yaşayın: Daha çok sebze yiyip, günlük multi vitamin kullanmak için kanser olmanıza gerek yok!